Bakanlık Genelgeleri (YİM Hepsi)

 

Bu konu şu mevzuat kısımlarını içermektedir. İlgili bölüme direkt gitmek için aşağıdaki ilgili kutucuğa tıklayınız:

 

T.C.
ADALET BAKANLIĞI
Ceza İşleri Genel Müdürlüğü
Sayı : B.03.0.CİG.0.00.00.05/010.06.02/ 10 01/01/2006
Konu : Bakanlıktan görüş talepleri ile ilgili
dikkat edilmesi gereken hususlar
GENELGE
No : 11

Soruşturmaların yürütülmesi, davaların görülmesi veya cezaların infaz edilmesi sırasında Bakanlıktan talep edilen görüşlerin; bazen yargı yetkisinin kullanılma alanına girdiği bazen de mahallinde kanun, tüzük, yönetmelik veya yargı içtihatları araştırılarak çözülebilecek konuları içerdiği veya görüş talebine konu olayın gönderilen yazıda ifade edilmiş olmasına rağmen, ayrıca soruşturma evrakının ya da dava dosyasının yazı ekinde Bakanlığa gönderildiği, bu durumun da lüzumsuz yazışmalara, işlerin uzamasına sebebiyet verdiği yapılan yazışmalardan anlaşılmıştır.
Bilindiği üzere;
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın; “Yargı yetkisi” kenar başlıklı 9’uncu maddesinde; “Yargı yetkisi, Türk Milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılır.” “Mahkemelerin bağımsızlığı” kenar başlıklı 138’inci maddesinin ikinci fıkrasında; “Hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat veremez; genelge gönderemez; tavsiye ve telkinde bulunamaz.” Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin “adil yargılanma hakkı” kenar başlıklı 6’ncı maddesinin birinci bendinin birinci cümlesinde; “Herkes, gerek medenî hak ve
yükümlülükleriyle ilgili nizalar, gerek cezaî alanda kendisine yöneltilen suçlamalar konusunda karar verecek olan, kanunla kurulmuş bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından davasının makul bir süre içinde, hakkaniyete uygun ve açık olarak görülmesini istemek hakkına sahiptir.”
2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunu’nun “gözetim ve denetim hakkı” kenar başlıklı 5’inci maddesinin birinci fıkrasında; “…ağır ceza Cumhuriyet başsavcıları, merkezdeki Cumhuriyet savcıları ile bağlı ilçe Cumhuriyet başsavcıları ve Cumhuriyet savcıları üzerinde, gözetim ve denetim hakkına sahiptir.” Hükümlerine yer verilmiştir.
Ayrıca; 07.04.1984 gün ve 18365 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 2992 sayılı Adalet Bakanlığının Teşkilât ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin  değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanun’un 9’uncu maddesinin (i) bendinde; “…yargı yetkisinin kullanılma alanına girmeyen konularda görüş bildirmek ve genelge düzenlemek”, Bakanlığımız Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün görevleri arasında sayılmıştır. 
Bu itibarla;
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın yukarıda anılan hükümleri ile hukuk devletinin en önemli ilkelerinden biri olan yargı bağımsızlığı da göz önünde bulundurulmak suretiyle;

1- Yargı yetkisinin kullanılma alanına giren veya mahallinde kanun, tüzük, yönetmelik, genelge veya Yargıtay içtihatları araştırılmak suretiyle çözülebilecek konularda Bakanlıktan görüş talep edilmemesi,
2- Yargı yetkisinin kullanılma alanına girmeyen konularda ise, görüş talebinde bulunulmadan önce Cumhuriyet savcılarınca öncelikle bağlı bulundukları ağır ceza Cumhuriyet başsavcılarıyla görüş alışverişinde bulunulması, buna rağmen çözülemeyen konularda Bakanlıktan görüş talep edilmesi,
3- Görüş talebine konu olan yazının; tereddüt edilen konu açıkça gösterilerek, bu konuda yapılan uygulamalar ile oluşan diğer görüşler de varsa dayanakları ile birlikte belirtilmesi ve ağır ceza Cumhuriyet başsavcısının kanaati de eklenerek gönderilmesi,
4- Soruşturma, infaz evrakı ya da dava dosyasının aslının gönderilmemesi, Konularında gereken dikkat ve özenin gösterilmesini rica ederim.

                                                                                                                                                                                                                                                 BAKAN

 

 

T.C.
ADALET BAKANLIĞI
Ceza İşleri Genel Müdürlüğü
Sayı : 19120602-5-010-06-02-015-2006-E.2021/99882 31/12/2019
Konu : Kanun Yararına Bozma Taleplerinde
Uyulması Gereken Usul Ve Esaslar
GENELGE
NO: 16/1

Kanun Yararına Bozma talepleri üzerine dosyaların UYAP üzerinden eksiksiz ve zamanında Genel Müdürlüğümüze gönderilmesi amacıyla 01/01/2006 tarih ve 16 sayılı Genelgenin güncellenerek bazı hususların yeniden teşkilâta duyurulmasında yarar görülmüştür.
Kanun yararına bozma, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309 ve 310 uncu maddelerinde düzenlenmiş olup, hâkim veya mahkeme tarafından verilen ve istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlere karşı başvurulan olağanüstü bir kanun yoludur. Bu olağanüstü kanun yolu ile kanunların eşit biçimde uygulanması, Bölge Adliye Mahkemesi ve Yargıtay denetiminden geçmeden kesinleşen kararlardaki hukuka aykırılıkların giderilmesi, Yargıtay’ın içtihat birliğini oluşturmak görevini yerine getirmesinin sağlanması amaçlanmaktadır.

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309 ve 310 uncu maddelerinde düzenlenen ve 1 numaralı Cumhurbaşkanlığı Teşkilatı Hakkındaki Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 41
inci maddesinin birinci fıkrasının c bendi uyarınca Genel Müdürlüğümüz tarafından yerine getirilen kanun yararına bozma işlemlerinin aşağıda belirtilen hususlar dahilinde yapılması
gerekmektedir.
A) Genel Müdürlüğümüze gönderilecek olan dosyalarda dikkat edilmesi gereken hususlar;
1) Bir karar veya hükmün ilgili Yargıtay dairesi tarafından kanun yararına bozma açısından incelenebilmesi için kesinleşmiş olmasının gerektiği, bu cümleden olmak üzere;
a) Öncelikle karar ve hükümlerde kanun yolu, süresi, sürenin başlangıç zamanı, mercii ve başvuru şeklinin doğru ve tam olarak gösterilip gösterilmediğinin incelenmesi,
b) Karar veya hükmün 7201 sayılı Tebligat Kanununun ilgili maddelerine göre taraflara usulüne uygun şekilde tebliğ edilerek kesinleşip kesinleşmediğinin, özellikle anılan
Kanunun 21 ve 35 inci maddeleri uyarınca yapılan tebligatta bu maddelerde aranan şartlara uyulup uyulmadığının kontrol edilmesi,
c) Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 10/03/2009 tarihli ve 2009/2-43 esas, 2009/56 sayılı kararında belirtildiği üzere, kesin nitelikteki hükümlerin ancak kesinlik sınırını aşacak
nitelikte yaptırım içermek koşuluyla suç vasfına yönelik istinaf/temyiz üzerine, bu hususla sınırlı biçimde istinaf/temyiz incelemesine konu olabilecekleri cihetle, kanun yollarına
başvurma hakkı olanlara usulen tebliğ edilmesi,
2) Kanun yararına bozma yolunun olağanüstü ve istisnaî bir kanun yolu olduğu hususu göz önünde tutularak, hâkim ve mahkeme kararlarında hukuka aykırılık bulunması
durumunda öncelikle, olağan kanun yolları olan itiraz, istinaf ve temyiz kanun yollarına müracaat edilmesi,
3) 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 310 uncu maddesinde, kanun yararına bozma yoluna başvurma yetkisinin, anılan Kanunun 309 uncu maddesinin dördüncü
fıkrasının (d) bendindeki hükümlünün cezasının kaldırılması veya daha hafif bir cezanın verilmesini gerektiren hâllere özgü olmak üzere; re’sen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı
tarafından da kullanılabileceğinin belirtilmiş olması karşısında, başvuru sahiplerinin 309 uncu maddenin dördüncü fıkrasının (d) bendi kapsamındaki Yargıtay Cumhuriyet
Başsavcılığına yönelik bu taleplerinin merciince değerlendirilmek üzere Genel Müdürlüğümüz aracı kılınmaksızın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesi,
4) Kanun yararına bozma yoluna başvuran ilgilinin dilekçesinde talebinin tam olarak anlaşılmaması durumlarında, dilekçe sahibinin beyanına başvurularak, mahkeme adı ve
numarası tespit edilip, ilgili dosyanın gönderilmesi,

5) Kanun yararına bozma talebine konu kararı kapsayan dosyadaki eksikliklerin (nüfus kaydı, adli sicil kaydı, tebligat parçaları ve benzeri evrak) giderilerek dosya içerisindeki
evrakın kronolojik sıralamaya tabii tutulup, dosyanın dizi pusulasına bağlandıktan sonra UYAP üzerinden ve ayrıca dosya aslının fiziki olarak da gönderilmesi,
6) Cumhuriyet başsavcılığı tarafından “Hukuka aykırılık hâlinin bulunup bulunmadığına ilişkin” olarak düzenlenecek gerekçeli görüşün dosyasına eklenmesinin UYAP sisteminde zorunlu olduğu hususuna dikkat edilmesi,
7) a) Cezaların infazı aşamasında hükümlüler tarafından verilen kanun yararına bozma talebini içeren dilekçelerin, yargılamaya konu mahkûmiyet kararına ilişkin olması
durumunda, dilekçenin ilgili mahkemenin bulunduğu yer Cumhuriyet başsavcılığına iletilerek, o yer savcılığınca fezleke hazırlanıp, dosyası ile birlikte Genel Müdürlüğümüze
gönderilmesinin sağlanması,

b) Hukuka aykırılık iddiasının infaza ilişkin olması durumunda ise infaz yeri Cumhuriyet basavcılığınca gerekçeli görüşün düzenlenmesi,
8) Kanun yararına bozma talebinin infaza yönelik bir karara (mahsup, koşullu salıverme, denetimli serbestlik, infazın ertelenmesi, disiplin cezası gibi) ilişkin olması durumunda yargılama dosyasının gönderilmemesi, hükümlüye ait infaz dosyasının (hükümlünün infaz etmekte olduğu cezasına ilişkin tüm kararların da eklenmek suretiyle) gönderilmesi,
9) Kanun yararına bozma talebinin infaza yönelik işler, tutuklu işler, iddianamenin iadesi, itiraz, yetki ve görev uyuşmazlığına ilişkin bir karar veya hüküm olması halinde UYAP sisteminde bulunan “Dosyanın Aciliyet Durumları” sekmesi işaretlenerek ve fiziki dosyasının da ivedi bir şekilde gönderilmesi,
10) Kanun yararına bozma yönünden inceleme yapılabilmesi için dosya aslının gönderilmesi, diğer sanıklar yönünden veya aynı sanığın diğer suçları bakımından istinaf veya temyiz edilmesi sebebiyle gönderilememesi halinde ise bu husus açıklanmak suretiyle UYAP sisteminden dosyanın tamamı temin edilerek onaylı bir suretinin gönderilmesi,

11) Kanun yararına bozma yoluna başvurulan dosyalar eksiklikler sebebiyle gönderilemiyorsa iki ayda bir, istinaf veya temyiz incelemesinde bulunması nedeniyle gönderilemiyorsa dört ayda bir tekide mahal bırakmaksızın bilgi verilmesi,
12) 02/02/2015 tarihli ve 29255 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Resmî Yazışmalarda Uygulanacak Esas ve Usuller Hakkında Yönetmelik ve 06/08/2015 tarihli ve 29437 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Bölge Adliye ve Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdarî ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik hükümlerine uygun olarak dosyaların UYAP üzerinden Ceza İşleri Genel Müdürlüğü Kanun Yararına Bozma Bürosu seçildikten sonra, bir üst yazı ekinde ağır ceza Cumhuriyet başsavcılığı bakanlık muhabere bürosu aracılığıyla gönderilmesi,
B) Dilekçe ve dosyalarla ilgili mahallinde halli gereken hususlar; 
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309 ve 310 uncu maddeleri gereğince hâkim veya mahkeme tarafından verilen ve istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin
kesinleşen karar veya hükümlere karşı kanun yararına bozma yoluna başvurulabileceği nazara alındığında;
1) İstinaf denetiminden geçmiş karar veya hükümler ile bölge adliye mahkemesi tarafından verilen kararlara karşı kanun yararına bozma yoluna gidilemeyeceğinden, dilekçelerin ilgili Cumhuriyet başsavcılığınca değerlendirilerek mahallinde sonuçlandırılması, ancak istinaf kararında hukuka aykırılık olduğu iddiası ile talepte bulunulmuş ise 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 308/A maddesi gereğince bu talebin itiraz mahiyetinde olduğu değerlendirilerek, dosyanın ilgili bölge adliye mahkemesi Cumhuriyet başsavcılığına gönderilmesi,
2) Yargıtay tarafından onanarak kesinleşmiş karar veya hükümler ile Yargıtay onama kararına karşı kanun yararına bozma yoluna gidilemeyeceğinden, dilekçelerin ilgili Cumhuriyet başsavcılığınca değerlendirilerek mahallinde sonuçlandırılması, ancak Yargıtay onama kararında hukuka aykırılık olduğu iddiası ile talepte bulunulmuş ise 5271 sayılı Ceza
Muhakemesi Kanununun 308 inci maddesi gereğince bu talebin itiraz mahiyetinde olduğu değerlendirilerek, dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesi,
3) İlgilisi tarafından açıkça kanun yararına bozma talep edilmeyen dilekçeler üzerine, dilekçe sahibine iradesi açıklattırılarak mahallinde gereğine tevessül edilmesi, 
4) Kesinleşmemiş karar veya hükümlere karşı verilen kanun yararına bozma dilekçeleri üzerine dilekçe ve dosyanın Genel Müdürlüğümüze gönderilmemesi, kararın kesinleştirilmesi
işlemlerinin yapılması amacıyla mahkemesine gönderilmesi,
5) Kanun yararına bozma talebinin infaza yönelik bir karara ilişkin olması durumunda, bu karar itiraz üzerine kesinleşmiş olsa bile kazanılmış hakka konu olamayacağından hukuka
aykırılığın giderilmesi için mahkemesinden her zaman yeni bir karar istenebileceği, 
6) Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 07/11/2006 tarihli ve 227-228 sayılı kararında belirtildiği üzere, esasen olağan bir dikkat ve özenin gösterilmesi halinde gerçekleşmeyecek olan isim, yaş ve hesap hataları gibi, ‘maddi yanılgı’ veya ‘yazım hatası’ diye isimlendirilen hataların bizzat bu hatayı yapan merci tarafından, kendiliğinden düzeltilebileceği cihetle, öncelikle mahkemesinden bir talepte bulunulması,
Konularında gereken dikkat ve özenin gösterilmesini rica ederim.

BAKAN

 

T.C.
ADALET BAKANLIĞI
Ceza İşleri Genel Müdürlüğü
Sayı : B.03.0.CİG.0.05-010.06.02/756/49
Konu : Resmî yazışmalar

GENELGE
No: 25/1

Resmî yazışmalarda dikkat edilmesi gereken hususlar Bakanlığımızın 01/01/2006 tarihli ve 25 sayılı Genelgesi ile tüm teşkilata duyurulmuştu. 07/05/2010 tarihli ve 5982 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunla 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında yapılan değişiklikler ve 11/12/2010 tarihli ve 6087 sayılı Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Kanununda getirilen düzenlemeler karşısında anılan Genelgenin güncellenmesine ihtiyaç duyulmuştur.

Cumhurbaşkanlığı, Türkiye Büyük Millet Meclisi, Başbakanlık, Genelkurmay Başkanlığı, Bakanlığımız ve diğer bakanlıklar ile uluslararası kurum ve kuruluşlarla yapılan yazışmalarda dikkat edilmesi gereken hususların teşkilata duyurulmasının yararlı olacağı kanaatine varılmıştır.

Bilindiği üzere;
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının “Hâkimlik ve savcılık mesleği” kenar başlıklı 140 ıncı maddesinin altıncı fıkrasında; “Hâkimler ve savcılar idarî görevleri yönünden Adalet Bakanlığına bağlıdırlar.” 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanununun, “Gözetim ve denetim hakkı” kenar başlıklı 5 inci maddesinin birinci fıkrasında; “…ağır ceza Cumhuriyet başsavcıları, merkezdeki Cumhuriyet savcıları ile bağlı ilçe Cumhuriyet başsavcıları ve Cumhuriyet savcıları üzerinde, gözetim ve denetim hakkına sahiptir.” Hükümleri yer almaktadır.
Cumhuriyet savcılarının yargıya ilişkin görevleri kanunlarla belirlenmiş olup, Anayasanın yukarıda sözü edilen maddesinde de ifade edildiği gibi, bu görevleri yanında ayrıca idarî görevleri de bulunmaktadır.

Ağır ceza Cumhuriyet başsavcılarının sahip oldukları gözetim ve denetim hak ve yetkileri uyarınca, yargı çevresindeki Cumhuriyet savcılarının, idarî görevlerini yerine getirmelerini, hizmetin hukuka uygun, düzenli, uyumlu ve işbirliği içinde yürütülmesini sağlamaları gerekmektedir.
Bu itibarla;
1- Merkez ve bağlı ilçe Cumhuriyet savcılarının Bakanlıkla olan yazışmalarının, aksi istenmedikçe mutlak surette bağlı bulundukları ağır ceza Cumhuriyet başsavcılığı aracı kılınmak suretiyle yapılması ve yazıyı imzalayanın adı, soyadı, unvanı, sicil numarası ve görev yerinin belirtilmesi,

2- Yazışmaların, resmî yazışma kurallarını belirlemek, bilgi ve belge alışverişinin sağlıklı, hızlı ve güvenli bir biçimde yürütülmesini sağlamak amacıyla hazırlanan ve bütün kamu kurum ve kuruluşlarını kapsayan 02/11/2004 tarihli ve 25658 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan “Resmî Yazışmalarda Uygulanacak Esas ve Usuller Hakkında Yönetmelik” hükümlerine uygun olarak yapılması; yazılarda sayı, konu ve tarihlere yer verilmesi, yazının önceki bir yazıya ek ya da karşılık olması hâlinde veya bazı belgelere başvurulması gerektiği durumlarda emek ve zaman israfının önlenebilmesi için ilgilerin gösterilmesi, yazışmalarda yarım kâğıt kullanılmayıp A4 kâğıt kullanılması, özellikle derkenar ile evrakın havale edilmesi işleminden kaçınılması, gizlilik ve ivedilik derecesine dikkat edilmesi, yazının Türk Dil Kurumu tarafından hazırlanan imlâ Kılavuzu ve Türkçe Sözlük esas alınarak dilbilgisi kurallarına göre yaşayan Türkçe ile yazılması,

3- Bakanlıktan gönderilen yazılara ilişkin zarfların bizzat Cumhuriyet başsavcıları veya görevlendireceği bir Cumhuriyet savcısı tarafından ya da onların gözetimlerinde açılarak geliş tarihinin yazılması ve yapılacak işlemlerin açık bir şekilde belirtilmesi suretiyle evrakın ilgili birimlere havale edilmesi ve yazı gereğinin tekide mahal bırakılmaksızın süratle yerine getirilmesi, yazının merkez ve mülhakat Cumhuriyet başsavcılıklarını da ilgilendirmesi durumunda derhal ilgili yerlere gönderilmesi, tüm bilgilerin ağır ceza Cumhuriyet başsavcılığınca kontrol edilmesinden ve varsa tespit edilen eksikliklerin giderilmesinden sonra, ilgili olan bütün yazıların birlikte bir üst yazıya bağlanıp Bakanlığa gönderilmesi,

4- Cumhurbaşkanlığı, Türkiye Büyük Millet Meclisi, Başbakanlık, Genelkurmay Başkanlığı ve diğer bakanlıklar ile uluslararası kurum ve kuruluşlarla yapılacak olan ve soruşturma kapsamı dışında kalan yazışmaların, Bakanlığımız aracı kılınmak suretiyle yerine getirilmesi, yürütülen soruşturmalar ve bu kapsamda 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun hükümleri gereğince yapılan soruşturmalar dolayısıyla diğer bakanlıklarla yapılacak olan yazışmaların Bakanlığımız aracı kılınmaksızın ağır ceza Cumhuriyet başsavcıları aracılığıyla Başbakanlık tarafından yayımlanan “Resmî Yazışmalarda Uygulanacak Esas ve Usuller Hakkında Yönetmelik” hükümlerine uygun olarak yapılması,
Konularında gereken dikkat ve özenin gösterilmesini rica ederim.

                                                                                                                                                                                                                    BAKAN

 

 

T.C.
ADALET BAKANLIĞI
Ceza İşleri Genel Müdürlüğü
Sayı : B.03.0.CĠG.0.05-010.06.02/753/50
Konu : Cumhuriyet savcılığı kalem hizmetleri ve
mahkemeler ile icra ve iflas dairelerinin
kasa ve para denetimi
GENELGE
No: 28/1

Cumhuriyet savcılıkları kalem hizmetleri, mahkemeler kasa ve para hesabı ile icra ve iflas daireleri hesap ve işlemlerinin Cumhuriyet savcıları tarafından denetlenmesi hususu
Bakanlığımızın 01/01/2006 tarihli ve 28 sayılı, 16/03/2006 tarihli ve 131 sayılı Genelgeleri ile tüm teşkilata duyurulmuştu.
07/05/2010 tarihli ve 5982 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunla 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında yapılan değişiklikler ve 11/12/2010 tarihli ve 6087 sayılı Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Kanununda getirilen düzenlemeler karşısında anılan Genelgelerin güncellenmesine ihtiyaç duyulmuştur.
Cumhuriyet savcılıkları kalem hizmetleri ve mahkemeler ile icra ve iflas dairelerinin kasa ve para işlemlerinin Cumhuriyet savcıları tarafından düzenli olarak denetlenmesi, anılan
hizmetlerin zamanında ve verimli bir şekilde yerine getirilmesi bakımından önem arz etmektedir.
Bilindiği üzere; adalet hizmetlerinin düzenli olarak yerine getirilebilmesini sağlamak amacına yönelik çeşitli yönetmelikler çıkartılmış olup; 01/06/2005 tarihli ve 25832 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Cumhuriyet Başsavcılıkları İle Adli Yargı İlk Derece Ceza Mahkemeleri Kalem Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelikte; Cumhuriyet başsavcılıkları kalem görevlilerinin tutacağı defter, karton ve dosyalar ile yazı işlerinin tüm işlemlerine dair usul ve esaslar belirlenmiştir.
Ayrıca; aynı tarih ve sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Suç Eşyası Yönetmeliğinin 4 üncü maddesinin birinci fıkrasında; suç eşyası ile ilgili işlemlerin, Cumhuriyet başsavcılığının sürekli gözetim ve denetimi altında adalet emanet dairesince yürütüleceği belirtilmiştir.
Diğer yandan, 11/04/2005 tarihli ve 25783 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan İcra ve İflas Kanunu Yönetmeliğinin 102 nci maddesinde, icra ve iflas dairelerinin Cumhuriyet savcılarınca yılda en az bir kez denetleneceği ve yine söz konusu dairelerin Cumhuriyet savcılarının da sürekli denetimi altında olduğu hususları düzenlenmiştir. Anılan Yönetmeliğin
104 ve 105 inci maddelerinde ise kasa ve banka hesaplarının Cumhuriyet savcıları tarafından denetlenmesi sırasında göz önünde bulundurulacak ilkeler belirlenmiştir.
Buna göre, mahkemeler ile icra ve iflas dairelerinin kasa hesaplarının yasal düzenlemelere uygun şekilde en az üç ayda bir olmak üzere Cumhuriyet savcısı tarafından denetiminin yapılması, harç tahsilinde 31/12/2005 tarihli ve 26040 sayılı 3 üncü Mükerrer Resmî Gazete’de yayımlanan Muhasebe Yetkilisi Mutemetlerinin Görevlendirilmeleri, Yetkileri, Denetimi ve Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik ile Merkezi Yönetim Muhasebe Yönetmeliğinde düzenlenen usul ve esaslara uyulup uyulmadığının kontrol edilmesi, para ve pul hesaplarında tereddüt bulunduğunda ise derhal denetim yapılması, hesap kontrolüne bir önceki denetim tarihinin esas alınması suretiyle ilgili bankalardan dökümlü hesap ekstrelerinin getirtilerek başlanması, işlemlerin sayım ve kontrollerinin UYAP kayıtları dikkate alınarak yapılması, tahsilat bakiyesi paranın ne kadarının görevliler üzerinde veya kasada, ne kadarının da bankada bulunduğunun belirlenmesi, bu denetimlerde stopaj kesintisi yapılması gereken hallerde bu kesintinin yapılıp yapılmadığının ve maliyeye bildirilip bildirilmediğinin göz önünde bulundurulması, emanet para hesaplarının yıl sonu itibarıyla tahsilat ve reddiyat devirlerinin yapılması gerekmektedir.
Adalet Kütüphaneleri Yönetmeliğinde de, adalet kütüphanelerinin Cumhuriyet başsavcıları tarafından denetleneceği hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla; Adalet hizmetlerinin etkili, verimli ve süratli olarak yerine getirilebilmesi ve hizmetin kanun, tüzük, yönetmelik ve genelgelere uygun olarak yürütülmesinin sağlanabilmesi için;
1- Cumhuriyet savcılığı kalem hizmetlerinin yerine getirilmesine ilişkin işlemler ile emanet daireleri ve adalet kütüphanelerinin Cumhuriyet savcısı tarafından yetkileri
kapsamında uygun aralıklarla, kuşku duyulduğunda ise derhal denetlenmesi,
2- Mahkemeler kasa ve para hesabı ile icra ve iflas daireleri hesap ve işlemlerinin birincisi ocak ayında olmak üzere en az üç ayda bir düzenli aralıklarla, kuşku duyulduğunda
ise derhal denetlenmesi, işlemlerin UYAP üzerinden yürütülüp yürütülmediğinin yapılacak denetimlerde dikkate alınması,
3- İlgili mevzuata aykırı olarak yapılan işlemlerin tespiti hâlinde, gereğine tevessül edilmesi,
Konularında gereken dikkat ve özenin gösterilmesini rica ederim

BAKAN

 

 

  T.C.
ADALET BAKANLIĞI
Ceza İşleri Genel Müdürlüğü
Sayı : 19120602-010-06-02-0482-2014-E.2002/99425 17/12/2019
Konu : Ailenin Korunması ve Kadına Karşı
Şiddetin Önlenmesine Dair Kanunun
Uygulanması
GENELGE
No: 154/1

Aile içi şiddet ve kadına yönelik şiddet suçlarının soruşturmaları ile 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun kapsamında verilen önleyici ve koruyucu tedbir kararlarının uygulanması sırasında ortaya çıkan sorunların giderilmesi ve yol gösterici olması amacıyla, 20/02/2015 tarihli ve 154 sayılı “Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanunun Uygulanması” konulu Genelgenin güncellenmesinde fayda bulunduğu değerlendirilmiştir.
Aile kurumu, toplumun en küçük birimi olup toplumsal yapının temeli ve geleceğimizin teminatıdır. Sağlıklı bir toplumsal yapının devamı için aile kurumunun taşıdığı önemin ve insan haklarına dayalı hukuk devleti ilkesinin bir gereği olarak, aile ve aile bireylerinin korunmalarına yönelik düzenlemelere hem ulusal hem de uluslararası metinlerde yer verilmiştir.
2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 41 inci maddesinde ailenin Türk toplumunun temeli olduğu ve eşler arasında eşitliğe dayandığı belirtilmekte, 1 Ağustos 2014 tarihinde yürürlüğe giren Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi’nde de, aile içi ve kadına yönelik şiddetin tüm hâllerinin, ayrımcılığın ve aile içi şiddetin önlenmesi, şiddete uğrayanlara yardım ve koruma için politikalar oluşturulması öngörülmektedir.

20 Mart 2012 tarihinde yürürlüğe giren 6284 sayılı Kanunda, şiddete uğrayan veya şiddete uğrama tehlikesi bulunan kadınların, çocukların, aile bireylerinin ve tek taraflı ısrarlı takip mağduru olan kişilerin korunması ile, bu kişilere yönelik şiddetin önlenmesi amacıyla alınacak tedbirlere ilişkin usul ve esaslar belirlenmiştir. Aynı Kanunda, şiddet ve kadına yönelik şiddet tanımlarına yer verilmiş, koruyucu ve önleyici tedbir kararlarına ayrıntılı şekilde değinilerek, şiddetin önlenmesi ile koruyucu ve önleyici tedbirlerin etkin olarak uygulanmasına yönelik destek hizmetlerinin verildiği, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü Şiddet Önleme ve İzleme Merkezlerinin (ŞÖNİM) görev ve sorumlulukları ortaya konulmuştur.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarında da kadına yönelik şiddet, kadına yönelik ayrımcılığın en belirgin göstergelerinden birisi olarak kabul edilmekle, tüm dünyada ve ülkemizde çözümlenmesi gereken önemli bir toplumsal sorun olarak karşımıza çıkmaktadır.
Nitekim Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin Opuz/Türkiye kararında, başvurucu ve annesinin maruz kaldığı şiddet karşısında yetkili mercilerin etkisiz ve hareketsiz kalması, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin ihlali olarak kabul edilmiş ve asıl sorunun mevzuattan değil, söz konusu düzenlemelerin uygulamaya yansıtılamamasından kaynaklandığı da ifade
edilmiştir. Şiddetle etkin mücadele edilebilmesi için; ilgili bütün kurumların eşgüdüm içerisinde çalışmaları, şiddeti doğuran nedenlere odaklanılması ve mağduru koruyucu  mekanizmaların yanında şiddet uygulayan kişilere yönelik önleyici tedbirler üzerinde de yoğunlaşılması gerekmektedir. ŞÖNİM’lerin görev ve sorumlukları, özellikle önleyici sosyal hizmetlerin yürütülüp geliştirilmesinde önemli bir işleve sahiptir. Bu kapsamda, şiddet mağdurunun talebi üzerine konuya temas eden kolluk personeli ve ŞÖNİM uzmanlarının vakayı titizlikle inceleyerek doğru tedbir kararları önermeleri önem arz etmektedir.
Diğer yandan, 6284 sayılı Kanun kapsamındaki şikâyet ve talepler sonrasında kolluk tarafından düzenlenen “Aile İçi ve Kadına Karşı Şiddet Olay Kayıt Formu”nun mutlaka kişiye ve olaya uygun olarak düzenlenmesi istenilmelidir. Zira durumun özelliğine göre verilecek tedbirlerin türü ve niteliği bu aşamada anılan form üzerinden şekillenmektedir.
Bilindiği üzere, 6284 sayılı Kanun esasen bir ceza veya ceza muhakemesi kanunu olmayıp, bu Kanun kapsamındaki kişilere yönelik şiddetin önlenmesine dair tedbirlerin usul ve esaslarını düzenlemektedir. Suçlara ilişkin olarak genel usul ve güvenceler saklı kalmak üzere anılan Kanun, başvuru üzerine süratle harekete geçilmesine yönelik ayrı bir usul öngörmektedir. 
Öte yandan, 6284 sayılı Kanun uygulamaları yanında, çocuğun yüksek yararı ilkesi uyarınca vakanın özelliğine göre çocukların psikolojisi, sosyal yaşamı, eğitim hayatı ve ebeveynleri ile uygun ortamlarda ilişki kurabilmelerine de imkân tanıyan 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu uyarınca uygun tedbir istemlerinde bulunulması hususu da gözetilmelidir. 
Bu itibarla;
A) Aile içi ve kadına karşı şiddet suçlarına ilişkin yürütülen soruşturmalarda;
1- Cumhuriyet başsavcılıkları bünyesinde, “Aile İçi ve Kadına Yönelik Şiddet Bürosu” kurulması ve bu bürolarda çalışan Cumhuriyet savcılarının uzmanlaşmalarının sağlanarak zorunlu durumlar dışında farklı işlerde görevlendirilmemesi ve sık işbölümü değişikliği yapılmaması,
2- Cumhuriyet başsavcılıklarına yapılan şikâyet başvurularında gerekli soruşturma işlemlerinin ikmali için müracaat evrakının doğrudan kolluğa havalesinden kaçınılması, müracaat sahibinin Cumhuriyet savcısı tarafından ayrıntılı şekilde ifadesi alınarak şikâyet ve delillerinin açıklattırılması ve buna göre ikmali istenilen hususlar açıkça bildirilerek kolluk birimlerinin talimatlandırılması,
3- Ceza Muhakemesi Kanunu uyarınca verilen yetkilerin maddi gerçeğe ulaşmak için etkili şekilde kullanılması, soruşturma konusunu aydınlatmaya yarayacak her türlü bilgi, belge ve delilin zamanında, eksiksiz ve ayrıntılı şekilde toplanması,
4- Eylemle orantılı ceza muhakemesi koruma tedbirlerine başvuru hususunun değerlendirilmesi; mağdurun daha önce başka şikâyetinin bulunup bulunmadığının mutlaka kontrol edilmesi, süregelen şiddet vakalarının tespiti halinde şüpheli hakkında zincirleme eylemlerle orantılı koruma tedbirlerine başvuru hususunun da göz önünde bulundurulması,
5- Kural olarak gizli olan soruşturma evresiyle ilgili ifade, tutanak, belge, ses ve video kaydı gibi delillerin internet ve sosyal medya gibi platformlarda paylaşılmasının önüne geçilmesi, kanuni zorunluluk nedeniyle gizli tutulan bilgilerin üçüncü kişilere verilmesinin, Türk Ceza Kanununun 285 inci maddesi uyarınca “Gizliliğin ihlali” suçundan sorumluluk doğuracağının bilinmesi,
6- Özel hayatın gizliliği, mahremiyet hakkı, lekelenmeme hakkı, kişisel verilerin korunması gibi temel hakların korunmasına önemle riayet edilmesi,

7- Mağdurun hayatî tehlikesinin bulunması halinde, talebinin bulunup bulunmadığına bakılmaksızın yaşama hakkının korunmasını sağlamak amacıyla 6284 sayılı Kanunun 3 üncü
maddesi uyarınca geçici koruma altına alma tedbiri hususunda karar verilmek üzere gereğinin takdiri için mülkî amire bildirilmesi,
B) Tedbir karar ve uygulamalarında yukarıda belirtilen uluslararası sözleşmeler ve ulusal mevzuat hükümleri gözetilerek;
1- 6284 sayılı Kanun kapsamındaki şiddet mağdurlarının vakanın özelliğine göre kaygı düzeylerinin yüksek olduğu durumlarda beyanlarının uzman eşliğinde adli görüşme odalarında alınması,
2- Şiddet gördüğü iddiası ile;
a) Cumhuriyet savcılığına müracaat eden kişilerin ayrıntılı beyanları alındıktan sonra, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğünden 6284 sayılı Kanunun 15 inci maddesi uyarınca ayrıntılı sosyal araştırma raporu talep edilmesi, bu aşamada alınan beyan dikkate alınarak uygun koruyucu ve önleyici tedbir kararlarının istenilmesinde tereddüt edilmemesi,
b) Kolluk birimlerine müracaat eden kişiler hakkında “Aile İçi ve Kadına Karşı Şiddet Olay Kayıt Formu” nun eksiksiz şekilde ve titizlikle düzenlenmesinin istenilmesi ve Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğünden ayrıntılı sosyal araştırma raporu talep edilmesi, bu aşamada olay kayıt formu dikkate alınarak uygun koruyucu ve önleyici tedbir
kararlarının istenilmesinde tereddüt edilmemesi,

c) Cumhuriyet savcılığı veya kolluk birimlerine müracaat eden kişinin beyanları alındıktan sonra talebi hâlinde kolluk marifeti ile ŞÖNİM’e gönderilmesi,
3- 6284 Sayılı Kanunun 15 inci maddesinin ikinci ve üçüncü fıkraları uyarınca şiddet mağduru ve şiddet uygulayana yönelik; kişinin geçmişi, ailesi, çevresi, eğitimi, ekonomik ve
psikolojik durumu ile şiddet uygulayanın toplum açısından taşıdığı riski de ortaya koyan ayrıntılı sosyal araştırma raporlarının mahkemeye sunularak uygun tedbirlere hükmedilmesi
hususunda talepte bulunulması, 
4- Şiddet mağduru hakkında koruyucu tedbirler yanında, şiddet uygulayana yönelik önleyici tedbirlerin de gözetilmesi; özellikle öfke kontrolü, stresle başa çıkma, şiddeti önlemeye yönelik farkındalık sağlayarak tutum ve davranışları değiştirmeyi hedefleyen eğitim, danışmanlık, rehabilite, tedavi ve muayene gibi alternatif tedbirlerin de talep edilmesi,
5- Kişiyi güvenliğinden endişe etmesini gerektirecek şekilde korku ve çaresizlik içinde bırakacak ısrarlı bir takip söz konusu ise, mutlaka vakaya uygun tedbir istemlerinde
bulunulması,
6- 6284 sayılı Kanun kapsamında taraflar hakkında tedbir isteminde bulunulurken, çocuğun üstün yararı ilkesi uyarınca çocukların psikolojisi, sosyal yaşamı, eğitim hayatı ve
ebeveynleri ile uygun ortamlarda ilişki kurabilmeleri de gözetilerek 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanununa göre de başta danışmanlık tedbiri olmak üzere uygun tedbir kararlarının
talep edilmesi,
7- a) 6284 sayılı Kanun kapsamında korunan kişiler bakımından hayatî tehlikenin bulunması ve bu tehlikenin önlenmesi için diğer tedbirlerin yeterli olmayacağının anlaşılması
hâlinde anılan Kanunun 4 üncü maddesi uyarınca ilgilinin aydınlatılmış rızasına bağlı olarak kimlik ve ilgili diğer bilgi ve belgelerinin değiştirilmesi tedbiri hususunda bir karar verilmek üzere hâkimden talepte bulunulması, bu kararın sadece korunan kişiye tebliğ edilmesi,
b) Kimlik ve ilgili diğer bilgi ve belgelerin değiştirilmesi kararından beklenen amaç ve faydanın gerçekleşebilmesi için, kararın uygulanmasında gizlilik kuralına riayet edilmesi konusunda ilgililerin uyarılması, aksine davranışın Türk Ceza Kanununun 258 inci maddesi uyarınca “Göreve ilişkin sırrın açıklanması” suçundan sorumluluk doğuracağının
hatırlatılması,
8- Koruyucu ve önleyici tedbir taleplerinde bulunulurken, tedbir talep eden ve edilen hakkında daha önce başkaca bir tedbir kararı verilip verilmediği konusunda UYAP taraf
tedbir kayıtlarının mutlaka sorgulanması,
9- a) Korunan kişiye yapılacak tebligatlarda ŞÖNİM’e ait adres bilgilerinin kullanılması hususunun dikkate alınması,
b) 6284 sayılı Kanunun 8 inci maddesinin altıncı fıkrası uyarınca, gerekli bulunması hâlinde, tedbir kararı ile birlikte talep üzerine veya resen, korunan kişi ve diğer aile bireylerinin kimlik bilgileri veya kimliğini ortaya çıkarabilecek bilgilerin ve adresleri ile korumanın etkinliği bakımından önem taşıyan diğer bilgilerin resmi kayıtlarda gizli tutulması
hususuna riayet edilmesi,
10- Hakkında tedbire hükmedilen kişilerin varsa yeni adres kayıtlarının alınması, vakanın özelliği ve tedbir kararlarının vasıf ve mahiyeti gözetilerek başta Tebligat Kanununun 2 nci maddesinde belirtilen “tehirinde zarar umulan iş” kapsamında kolluk vasıtası ile tebligat olmak üzere, usulüne uygun şekilde farklı tebliğ yöntemlerine başvurulabileceğinin göz önünde bulundurulması,
11- Tedbir yükümlüsüne tedbire uyması gerekliliği ve tedbir kararının ihlâli durumunda zorlama hapsi gibi neticelerin hatırlatılarak, bu süreçte ayrı bir sosyal araştırmanın da yapılarak mahkeme tarafından verilen kararın gözden geçirileceği hususlarının bildirilmesi,
12- 6284 sayılı Kanun kapsamında verilen tedbir kararlarının, Kanunun amacı dikkate alınarak ivedilikle ve etkin bir şekilde uygulanması için;
a) Cumhuriyet savcılığınca önleyici ve koruyucu tedbir talebinde bulunulması hâlinde, mahkemece verilen tedbir kararlarının takip ve denetimi açısından ilgili kurumlara ve kolluğa iletilmesi için Cumhuriyet savcılığına gönderilmesi,
b) Kolluk birimleri, ilgili şahıs ya da mülkî amir tarafından doğrudan hâkim ya da mahkemeden talep edilen önleyici ve koruyucu tedbir taleplerinin Cumhuriyet savcılığı aracı
kılınmaksızın gereği için doğrudan hâkim ya da mahkemeye gönderilmesi, 
c) Önleyici tedbir kararlarının uygulanmasının kolluk birimleri marifeti ile izlenmesi,
ç) Tekrarlanan şiddet olaylarına karşı gerekli önleyici ve adli müdahalelerin yapılması bakımından, soruşturmanın başlangıcından infazın tamamlanmasına kadar tedbir uygulamalarının takibinin etkin bir şekilde yapılması,
d) Verilen tedbirlerin kararda öngörüldüğü şekilde yerine getirilip getirilmediğinin, sürenin bitimi beklenmeden 6284 sayılı Kanuna İlişkin Uygulama Yönetmeliğinin 35 inci maddesinin beşinci fıkrası uyarınca titizlikle incelenmesi ve gereğine tevessül edilmesi,
e) Koruyucu ve önleyici tedbir taleplerinin kabulüne dair kararların, mahkeme tarafından şiddet uygulayana ve korunan kişiye tebliğ edilmesi, talebin reddine dair kararların ise yalnızca talepte bulunana tebliğ edilmesi,
f) Korunan kişi hakkında barınma tedbirine hükmedilmesi hâlinde tebliğin yapılması için kararın ŞÖNİM’e gönderilmesi,
g) Tedbirlere ilişkin başvurular ile bu başvuruların kabul ya da reddine dair kararların ŞÖNİM’e UYAP üzerinden bildirilmesi,
13- Hâkim tarafından verilen önleyici tedbir kararlarının tefhim veya tebliğ edilmemesi kararın uygulanmasına engel teşkil etmeyeceğinden, kararın infaz edecek birime
teslim edildiği tarihte infazına başlanması,
14- Tedbir kararlarının ihlali nedeni ile zorlama hapsi kararı verilebilmesi için tebliğ evrakında “kararın gereklerine aykırı hareket edildiğinde zorlama hapsi uygulanacağı”
yönünde meşruhata yer verilmesi,
15- Zorlama hapsi kararlarının;
a) İtiraz kanun yoluna tabi olması ve kesinleşmeden infaz edilememesi hususları dikkate alınarak mahkeme tarafından ilgilisine tebliğ edilmesi,
b) Açık Ceza İnfaz Kurumlarına Ayrılma Yönetmeliğinin 8 inci maddesi uyarınca, kapalı ceza infaz kurumlarında infaz edilmesi gerektiği,
c) Koşullu salıverme ve denetimli serbestlik gibi infaz uygulamalarına konu edilemeyeceği,
16- 6284 Sayılı Kanunun 15 inci maddesi uyarınca ŞÖNİM’lerden, tedbir kararlarının uygulanma sonuçları ve ilgililer üzerindeki etkilerine dair rapor tanzim edilerek gönderilmesinin istenebileceği,
Konularında gerekli dikkat ve özenin gösterilmesini rica ederim.

                                                                                                                                                                                                        BAKAN

 

 

T.C.
ADALET BAKANLIĞI
Ceza İşleri Genel Müdürlüğü
Sayı : 19120602-010-06-02-0480-2014-325 20/02/2015
Konu : Şüpheli-sanık karar takip formları ile gıyabî
tutuklama kararları ve yakalama emirlerinin
UYAP’ta düzenlenmesi, infaz ve güncelliklerinin takibi.
GENELGE
NO: 161

Bilindiği üzere, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 38/A maddesinin birinci fıkrasında; her türlü ceza muhakemesi işlemlerinde Ulusal Yargı Ağı Projesi Bilişim Sisteminin (UYAP)
kullanılacağı, bu işlemlere ilişkin her türlü veri, bilgi, belge ve kararın UYAP vasıtası ile işleneceği, kaydedileceği ve saklanacağı, Aynı Kanunun 90 ıncı maddesinde yakalama ve yakalanan kişi hakkında yapılacak işlemler, 248 inci maddesinin beşinci fıkrasında ise kaçak hakkında yokluğunda tutuklama kararı verilebileceği, 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 19 uncu maddesinde; hükümlü hakkındaki hapis cezası veya güvenlik tedbirlerinin infazı için şartları oluştuğu takdirde Cumhuriyet savcısı tarafından yakalama emri çıkarılacağı,
5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulanma Şekli Hakkında Kanunun 16 ncı maddesinde; şüpheli ve sanıkla ilgili olarak verilen soruşturma ve kovuşturmayı sona erdiren
kesinleşmiş kararların soruşturmada görev alan kolluk birimlerine gönderilmesinin zorunlu olduğu, Hususları düzenlenmiştir.
Bu itibarla,
1- Genelge ekinde yer alan şüpheli-sanık karar takip formu, şüpheli veya sanık yakalama emri, hükümlü yakalama emri ve kaçaklar hakkındaki gıyabî tutuklama kararlarının UYAP ortamında
usulüne uygun ve eksiksiz bir şekilde oluşturulması,
2- 5320 sayılı Kanunun 16 ncı maddesinde şüpheli ve sanıkla ilgili olarak verilen soruşturma ve kovuşturmayı sona erdiren kesinleşmiş kararların, soruşturmada görev alan kolluk birimlerine
bildirilmesi zorunlu olduğundan, bu işlemin “Şüpheli-Sanık Karar Takip Formu” nun ilgili kolluğa gönderilmesi şeklinde yapılması,
3- 1/9/2008 öncesi gıyabî tutuklama kararları ve yakalama emirlerine yönelik işlemler Kaçakçılık İstihbarat Harekat ve Bilgi Toplama Dairesi Başkanlığı Bilgi Sistemi (KİHBİ) kullanılarak
sürdürüleceğinden, bu döneme ilişkin olarak aranan bir şahsın, bizzat Cumhuriyet başsavcılığına veya mahkemeye başvurması ya da kolluk tarafından yakalanması durumunda evrakın; mahkemenin kapatılması veya işletimde bulunmaması sebebiyle UYAP’ta daha önce kayıt edilmemesi veya mahkemece bu kararın sistem üzerinden gönderilmesinin mümkün olmaması hâlinde sistem dışı kayıt yoluyla UYAP’a giriş yapılmasını müteakiben derhal söz konusu kaydın KİHBİ’den silinmesi ya da kaldırılması için ilgili adlî kolluk birimine bildirim yapılarak kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkının ihlâline sebebiyet verilmemesi, bu tür kayıtlar bakımından KİHBİ ile UYAP’ın paralel kullanılması,
4- Yakalama emri ve gıyabî tutuklama kararlarına ilişkin evrak ve dosyalarla ilgili işlemler yapılırken, bu belgelerin geçerliliklerinin devam edip etmediğinin sürekli kontrol edilerek,
düzenlenen, geri alınan, kaldırılan veya infaz edilen emir ya da kararların ilgililerin mağduriyetlerine sebep olmamak için derhal UYAP ekranlarına işlenmesi, meydana gelebilecek sistem kesintilerinin makul olmayan bir süre devam etmesi hâlinde bu genelge kapsamındaki işlemlerin fizikî ortamda yapılması, sistem çalışmaya başladığında zaman geçirilmeksizin yapılan işlemlerin UYAP’a aktarılması,
5- 1/9/2008 ilâ 1/1/2012 tarihleri arasında fizikî ortamda düzenlenen tüm gıyabî tutuklama kararları ve yakalama emirlerinin adlî kolluk birimleri ile iletişim hâlinde gözden geçirilerek, bu
tarihler arasında çıkarılan ancak sistemde olmayan verilerin girişinin yapılması, geri alınmış, kaldırılmış yahut infaz edilmiş olanların adlî kolluk birimlerine bildirilmesi ile arama kayıtlarının
UYAP’ta güncelliğinin sağlanması, 1/9/2008 tarihi öncesine ait kayıtların da KİHBİ aracılığıyla adlî kolluk birimlerinden aranan şahıslara ilişkin listelerin istenerek düzenli aralıklarla takip edilmesi, anılan listede yer alan kişiler hakkında gıyabî tutuklama kararı veya yakalama emri bulunup bulunmadığının kontrol edilmesi; geri alınmış, kaldırılmış yahut infaz edilmiş olanların adlî kolluk birimlerine bildirilmesi, hâlen aranan şahısların ise UYAP’a girişinin yapılarak bu arama kayıtlarının da güncelliğinin sağlanması,
6- UYAP’a işlenen gıyabî tutuklama kararları ile yakalama emirlerinin “suçun işlendiği yer”, “nüfusa kayıtlı olunan yer” ve “ikâmet edilen yer” kriterlerine göre takibinin ve sistem üzerinden
arananlar raporu alınmak suretiyle denetiminin yapılması, 
7- Diğer mahkemelerden yazılan talimatlar ikmal edildikten sonra serbest bırakılması gereken şüpheli veya sanıklara ilişkin UYAP’ta bulunan gıyabî tutuklama müzekkereleri ile yakalama
emirlerinin, talimatın ulaşmasını müteakiben esas mahkemesince kaldırılacağı düşünülmeksizin işlemi yapan adlî makam tarafından derhal kaldırılarak mağduriyetlere sebebiyet verilmemesi,
8- Avrupa Konseyi ülkelerine yapılan iade taleplerinde, sanığa isnat edilen suç ile sanığın somut eylemleri arasındaki nedensellik bağının kurulmasına ilişkin olarak, tutuklama müzekkeresi,
iddianame ya da geri verme talepnamesinde somut eylemlerin delilleri ile belirtilmesinin istenmesi, ayrıca terör suçlarına ilişkin iade taleplerinin “suçun vasıf ve mahiyeti ve mevcut delil durumu” gibi ibarelerin yer aldığı tutuklama müzekkerelerinin Suçluların Geri Verilmesine Dair Avrupa Sözleşmesinin 12 nci maddesi kapsamında bir tutuklama müzekkeresi olmadığı gerekçesiyle
reddedilmesi sebebiyle, suçluların iadesine ilişkin işlemlerin daha hızlı ve sağlıklı olarak yapılabilmesi amacıyla Ek-4’te örneği bulunan gıyabî tutuklama müzekkeresindeki bölümlerin doldurulmasında ayrıca özen gösterilmesi,
9- Ceza infaz kurumlarına alınan hükümlü veya tutuklular hakkında; “bilgi toplama” kayıtlarının güncelleştirilmesi için mahallî kolluk birimleriyle işbirliği yapılması, uzun süreli hükümlülerle ilgili bilgilerin de uygun zaman aralığında kontrol edilmesi ve tahliye edilmelerinden kısa bir süre önce bu kayıtlardan düşüm işlemlerinin yapılıp yapılmadığının araştırılması ve bu suretle
mağduriyetlere sebep olunmaması,
10- 1/1/2012 tarihinden önce çıkarılan yakalamalara ilişkin KİHBİ ve UYAP sistemlerinin ortak olarak incelenmesi, farklılık olması durumunda KİHBİ kayıtlarının esas alınarak, tespit edilen
farklılıkların KİHBİ tarafından gerekli inceleme yapıldıktan sonra Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığına bildirilmesi, bu tarihten sonra çıkarılan yakalamalar için ise sadece UYAP’ın esas alınacak olması sebebiyle; söz konusu işlemlerin yapılmasında azamî hassasiyet gösterilerek gecikmeye mahal verilmemesi, aksi durumun cezai, hukuki ve idari sorumluluk doğurabileceğinin hatırdan çıkartılmaması,
Konularında gereken dikkat ve özenin gösterilmesini rica ederim.

                                                                                                                                                                                                                                         BAKAN

 

 

 

T.C.
ADALET BAKANLIG1
Hukuk İsleri Genel Müdürlüğü
Say :13.03.0.1-11G.0.00.00.03/010.06.02-28 06/05/2008
Konu :Mahkeme Emanet Paralar ile icra-iflas
Dairelerince Tahsil Olunan Paraların
Yatırılacağı Bankalar ve icmal Cetvelleri
GENELGE
No:104/1

Bilindiği üzere, mahkemeler ve diğer adalet dairelerince adli işlemler sebebiyle tahsil olunan emanet paraların hangi bankalara yatırılacağı ilgili kanun. tüzük ve yönetmelik hükümleri çerçevesinde Bakanlığımızca belirlenmektedir. Bu çerçevede yeniden yapılan değerlendirme sonucunda. Bakanlığımızın “Mahkeme Emanet Paraları ile icra-iflas Dairelerince Tahsil Olunan Paraların Yatırılacağı Bankalar ve İcmal Cetvelleri- konulu olan 20/01/2006 tarihli ye 104 sayılı Genelgesi yürürlükten  kaldırılmıştır.
Bu itibarla:
1- Halen diğer bankalara yatırılmakta olan:
a) Tereke ve ortaklığı giderilmesinden elde edilecek paralarla vesayet altında bulunan kişilere ait paralar ve tüm adli yargı yerlerinde elde edilen sair mahkeme emanet yaralarının .
b) İcra ye iflas dairelerince tahsil olunan emanet paralarının 

c) Noter emanet paralarının, 
d) İdari Yargı yerlerinde tahsil olunan mahkeme emanet paralarının .

Bundan böyle  Türkiye Vakıflar Bankası şubesinin bulunduğu yerlerde islerin en kolay şekilde yürütülecek Banka ile mütabık kalınacak bir şubesinde beş gün içerisinde açtırılacak olan hesaplara yatırılması.

aa) 02/06/2008 tarihine kadar söz konusu paralara ilgili reddiyat işlemlerinin  hesap miktarları yeterli takdirde diğer bankalarda bulunan vadesiz hesaplardan yapılması ve diğer bankalarda mevcut olan hesapların belirtilen tarihte kapatılması suretiyle anılan paraların Türkiye Vakıflar Bankasında açılan hesaba aktarılması.
bb) Vadeli hesaplarda bulunan paraların tamamının ise vadelerinin bitiminden itibaren beş ün içerisinde hesapların kapatılması suretiyle Türkiye Vakıflar Bankasında açılacak hesaplara aktarılması.

Türkiye Vakıflar Bankası şubesinin olmadığı yerlerde ise diğer bankalardaki halen mevcut hesapların muhafaza edilmesi ye söz konusu paraların bu hesaplara yatırılmasına devam edilmesi,
2-Her Ağır ceza veya Bölge idare mahkemesine bağlı yerlerin Cumhuriyet Başsavcılığı veya idari yargı mahkemesi başkanlığı tarafından  o yerde bankalara yatırılan her tur1ü emanet paraların miktarları ile bulundukları bankaları gösteren cetvellerin her yıl 30 Haziran ve 31 Aralık tarihlerindeki miktarlar esas alınarak takip eden Ocak ve Temmuz aylarının 5 inci
gününe kadar düzenlenip bağlı olduğu Ağır ceza Cumhuriyet Başsavcılığına veya Bölge idare mahkemesi başkanlığına gönderilmesi, merkez ve mülakattan gelecek bu cetvellere göre
düzenlenecek icmal cetvellerinin de Ağır ceza Cumhuriyet Başsavcılığı veya Bölge idare mahkemesi Başkanlığınca bu ayların 15 inci gününde Bakanlığımız Hukuk 41eri Genel Müdürlüğünde bulunacak şekilde gönderilmesi ya da 0 312 418 76 07 numaraya faks çekilmesi, döviz ve altın hesabının bulunması halinde cinsi de belirtilmek suretiyle ayrı bir cetvelde gösterilmesi,
Ağır Ceza Cumhuriyet Başsavcılıkları ile Bölge idare mahkemesi Başkanlıklarınca yukarıdaki hususların yanlışsız, eksiksiz ve zamanında yerine getirilmesi bakımından ilgili mahkeme veya dairelerin hesap ye yönelik yerinde yapılacak bir denetim söz konusu olmaksızın, yazışma ve görüşmelerle durumun yakından gözetilmesi, 
4-Mahkeme emanet paralan ye icra iflas dairelerince tahsil olunan paraların, 1211 Sayılı Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Kanununun 41 inci maddesinin üçüncü firkasında
belirtilen “resmi kuruluşlara ait mevduat” kapsamı altında bulunduğu mütalaa edildiğinden söz  konusu paraların yukarıda belirtilen hükümler çerçevesinde sözü edilen banka şubelerine yatırılması konularında gereken dikkat ye özenin gösterilmesini rica ederim.

                                                                                                                                                                                   Bakan

 

 

 

T.C.
ADALET BAKANLI61
Hukuk isleri Genel Müdürlüğü
Sap : B.03.0.HIG.0.00.00.03/010.06.02/7 3u-1112006
Konu : Zayi olan dosyaların yenilenmesi
GENELGE
No: 107

4473 sayılı Yangın, Yer Sarsıntısı, Seylap ye Heyelan Sebebiyle Mahkeme ye Adliye Dairelerinde Ziyaa Uğrayan Dosyalar Hakkında Yapılacak Muamelelere Dair Kanun hükümleri  gereğince, zayi olan dosyaların ihyasına Bakanlığımıza intikal eden taleplerde eksikliklerin bulunması nedeniyle yazışmalar yapıldığı ye bu durumun yenileme surecini uzattığı anlaştırmıştır.
4473 sayılı Kanunun 2 nci maddesinde yangın, yer sarsıntısı, seylap ye heyelan gibi hallerde bu Kanunun Adalet Bakanlığı kararı üzerine tatbik edilebileceği ve bu gibi kararların Resmi Gazete ye ayrıca mahallinde mutat vasıtalarla nesir ye ilan olunacağı Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair 7269 sayılı Kanunun 1051 sayılı Kanunla değişik 4 uncu maddesine istinaden 8 Mayıs 1988 gün ye 19808 sayılı Resmi Gazete ‘de yayımlanarak yürürlüğe giren Afetlere ilişkin Acil Yardım Teşkilatı ye Planlama Esaslarına Dair Yönetmeliğin 56 net maddesinde afet bölgesindeki adliye dairelerinde zayi olan dosyaların yenilenmesi yönünden gerekli tedbirlerin Adalet Bakanlığınca alınacağı hükme bağlanmıştır.
Anılan Kanun ye Yönetmelik hükümleri gereğince adliye dairelerinde zayi olan dosyaların yenilenmesi işlemlerinde; 
1- Öncelikle zayi olduğu ileri sürülen dosyanın ilgili mahkeme veya icra dairelerinin kalem ye arşivinde titizlikle aranması, bulunamadığı takdirde düzenlenecek tutanağın onaylı bir suretinin Bakanlığımıza gönderilmesi,
2- Dosyanın kaybolmasında ihmali olan kişilerin tespit edilerek, haklarında ceza ye disiplin yönünden gereğinin takdir ye ifasıyla yapılan işlemlerle ilgili Bakanlığımıza bilgi verilmesi,
3- Bakanlığımızca dosyanın yenilenmesine karar verilmesi halinde bu kararın bir an önce mahallinde mutat vasıtalarla nesir ye ilan edilmesinin sağlanması,
4- Dosyanın yenilenmesine ilişkin kararın Bakanlığımızca yaptırılacak Resmi Gazete ilanı ile mahallinde yapılacak olan ilandan sonra:
a) Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 409 uncu maddesi hükümlerinin uygulanabileceği dava dosyaları ile icra dosyalarının zayi olması durumunda 4473 sayılı Kanunun 3 uncu maddesinde belirtilen kişilerin dosyanın ihyası talebi üzerine;

b) Taraflarca takip edilmese dahi HUMK 409 uncu maddesi gereğince işlemden kaldırılamayan ye karara çıkan dava dosyalarının zayi olması durumunda ise, ilgililerin talebi aranmaksızın resen,
Ziyaa uğrayan dosyaların yenilenmesi için gereken işlemlerin yapılmasının temini, 
Konularında gereken dikkat ye Özenin gösterilmesini rica ederim. 
                                                                                                                                                                                                                           BAKAN

T.C.
ADALET BAKANLICI
1-lukuki$leri Genel Müdürlüğü
Sayı : B.03.0.1116.0.00.00.03/010.06.02/9 T f.C1/..7/2006
Konu : idari yargıda açılan davalara ilişkin dilekçeler
GENELGE
No: 109

Bakanağımıza intikal eden bilgilerden, idare ye vergi mahkemesi bulunmayan yerlerde sözü edilen mahkemelere ulaştırılmak üzere asliye hukuk mahkemelerine verilen dava, temyiz ye benzeri dilekçeler, mahalline gönderilirken dilekçe başlığında belirtilen mahkeme adinin zarf üzerine doğru yazılmadığı, mahkeme harcının eksik alındığı, yeterli miktarda pasta masrafı alınmadığı, dilekçe ye tebliğ masraflarının mahkemesine geç gönderildiği ye bu yanlışlıkların davaların uzamasına, zaman, emek ve masraf kaybına sebep olduğu anlaşılmıştır.
Bu itibarla; idare ye vergi mahkemelerine ulaştırılmak üzere asliye hukuk mahkemelerine verilen dilekçelerin mahalline gönderilmesinde:
a) Dilekçe başlığında belirtilen mahkeme adinin zarf üzerine doğru olarak yazılması,
b) Mahkeme harçları ile tebligat masrafının tarifeye uygun ye eksiksiz olarak hesaplanması,
c) Dilekçelerin ve diğer  alınan araların bekletilmeden derhal ilgili mahkemesine gönderilmesi,
Konularında gereken dikkat ye özenin gösterilmesini rica ederim.
                                                                                                                                                                                          BAKAN

 

 

T.C.
ADALET BAKANLIGI
Hukuk İşleri Genel Müdürlüğü
Say’ : B.03.0.111G.0.00.00.03/010.06.02/10 01.1/2006
Konu : Kadastro mahkemelerine ait emanet para hesabı
GENELGE
No: 110

Bakanlığımıza intikal eden bilgilerden, müstakil yazı işleri mudur olmayan kadastro mahkemelerinde, Hukuk ye Ticaret Mahkemelerinin Yazı işleri Yönetmeliği hükümlerine göre yazı işeri müdürlerince yapılması gereken mahkeme masraflarının taraflardan alınması, bunların hak sahiplerine Ödenmesi, emanet paraların bankaya yatırılması gibi gorevlerin kadastro mahkemelerinin zabit katipleri tarafından yerine getirilmesinin bazı sakıncalar doğurduğu ve bu konuda farklı uygulamalar olduğu anlaşılmıştır.
Tereddütlerin giderilmesi ve uygulamada birliğin sağlanması için, kadastro mahkemesi nezdinde yazı işleri müdürü bulunmayan yerlerde, kadastro mahkemelerine ait emanet para hesabının, genel  mahkeme emanet para hesabi içinde adliye yazı işleri müdürü veya ilgili hukuk mahkemeleri yazı işleri müdürü yahut müstakil vezne teşkilatı  bulunan yerlerde bu birim tarafından Konusunda gereken dikkat ye özenin gösterilmesini rica ederim.

                                                                                                                                                                                  BAKAN

 

 

 

T.C.

ADALET BAKANLIĞI

Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü

Sayı : B.03.0.UİG.0.00.00.06/010.06.02/1-2 …./…/2011

Konu : Hukuki Konularda Uluslararası İstinabe Taleplerine Uygulanacak Esaslar

GENELGE

No: 63/2

Uygulamada karşılaşılan sorunlar dikkate alınarak 01/03/2008 tarihli ve 63/1 sayılı Genelgemizin istinabeye ilişkin hükümleri yerine Hukuki Konularda Uluslararası İstinabe Taleplerine Uygulanacak Esaslara dair Genelgenin yürürlüğe konulmasına ihtiyaç duyulmuştur.

BİRİNCİ BÖLÜM

TÜRKİYE’DEN YURT DIŞINA YAPILACAK İSTİNABE TALEPLERİ

Uluslararası istinabenin kaynakları, ikili anlaşma veya çok taraflı sözleşmeler ile uluslararası adli yardımlaşma kurallarıdır. Genel olarak uluslararası usul hukukunda istinabe, mahkemenin görmekte olduğu bir davada nihaî karara varabilmek için fiilî ve hukuki engeller nedeniyle yapamayacağı tarafların veya tanıkların dinlenilmesi, bilirkişi incelemesi, keşif yapılması gibi usulî işlemleri yabancı bir devletin yetkili makamına yaptırmasıdır.

  1. Türkiye bir çok devlet ile istinabe taleplerinin yerine getirilmesi için iki taraflı adli yardımlaşma anlaşmaları imzalamış ve aynı zamanda bu konuda en önemli uluslararası kaynakları oluşturan 1954 tarihli Hukuk Usulüne Dair Sözleşmesi (bundan sonra 1954 tarihli Sözleşme olarak anılacaktır) ile 1970 tarihli Hukukî veya Ticarî Konularda Yabancı Ülkelerde Delil Sağlanması Hakkında Sözleşme’ye (bundan sonra 1970 tarihli Sözleşme olarak anılacaktır) taraf olmuştur.

  2. Kural olarak, yabancı devletlerden istinabe talep edilmesi halinde; öncelikle o devlet ile Türkiye arasında ikili anlaşma veya çok taraflı sözleşme olup olmadığına bakılır. Eğer bir anlaşma veya sözleşme varsa istinabe söz konusu anlaşma veya sözleşme hükümlerine göre yerine getirilir.

  3. Kural olarak, yabancı devletlerden istinabe talep edilmesi halinde; öncelikle o devlet ile Türkiye arasında ikili anlaşma veya çok taraflı sözleşme olup olmadığına bakılır. Eğer bir anlaşma veya sözleşme varsa istinabe söz konusu anlaşma veya sözleşme hükümlerine göre yerine getirilir.

Çok Taraflı Adli Yardımlaşma Sözleşmesi Bulunması Halinde:

  1. 1954 tarihli Sözleşmenin 8 ila 16’ncı maddeleri arasında istinabe, diğer maddelerinde de adli müzaheret, teminat, yargılama giderlerine ilişkin kararların tenfizi gibi adli yardımlaşma konuları düzenlenmiştir.

  2. 1970 tarihli Sözleşme ise sadece istinabe konularını düzenlemekte olup anılan Sözleşmenin 29’uncu maddesinde her iki Sözleşmeye taraf olan devletler bakımından bu Sözleşmenin, 1954 tarihli Sözleşmenin 8 ila 16’ncı maddeleri arasındaki hükümlerin yerini alacağı belirtilmiştir.

1970 Tarihli Sözleşmeye Göre İstinabe Usulü

  1. Sözleşmenin 1’inci maddesi uyarınca, hukuki ve ticari konularda bir âkit devletin adli makamı, kendi kanun hükümlerine uygun olarak istinabe yolu ile diğer âkit tarafın yetkili makamından bir adli işlemin yerine getirilmesini veya delil sağlanmasını talep edebilir. Ancak, istinabe yolu ile elde edilmesi amaçlanan delillerin açılmış veya açılacak olan adli davalarda kullanılması gerekmektedir.

  2. Sözleşmenin 2’nci maddesi uyarınca anılan Sözleşmenin uygulanmasında Bakanlığımız Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü merkezî makam görevini yerine getirmektedir.

  3. Türkiye, Sözleşmenin 4’üncü maddesinin 2’nci fıkrasına koyduğu çekince ile Sözleşmenin 1’inci kısmına göre yerine getirilecek istinabe taleplerinin 4’üncü maddenin 1’inci ve 5’inci fıkralarına uygun olarak Türkçe düzenlenmesi zorunluluğunu belirtmiştir.

  4. Türkiye ayrıca, Sözleşmenin 16 ve 17’nci maddelerinde öngörülen izni vermeye yetkili makam olarak Adalet Bakanlığı’nın tayin edildiğini ve Sözleşmenin 23’üncü maddesine göre, “Common Law” devletlerinde tanınan bir usul olan belgelerin dava öncesi ortaya çıkarılmasını sağlamak amacına yönelik istinabe taleplerini yerine getirmeyeceğini beyan etmiştir.

  5. 1970 tarihli Sözleşme’ye taraf olan devletler Ek (2)de yer almaktadır.

  6. Sözleşmenin “istinabe talebi” başlıklı 1 ilâ 14’üncü maddelerinde istinabe talebinin düzenlenmesi usulüne göre; yabancı devlet yetkili makamlarına gönderilecek istinabe talebine esas olmak üzere, yapılması istenen işlemlerin belirtildiği, ilgili adli makamın imza ve mührünü taşıyan bir istinabe talep yazısı düzenlenir Ek (1). Ayrıca, istinabe işlemi yerine getirilirken hazır bulunma talebi varsa, istinabenin yapılacağı yer ve tarihin bildirilmesi istenir. Talep yazısı ile eklenecek evrakın Türkçe aslı veya onaylı örneklerinin yabancı devletin dilinde yapılmış tercümeleri ile birlikte ikişer takım halinde düzenlenerek Bakanlığımıza gönderilir.

  7. Sözleşme uyarınca bir istinabe talebinin yerine getirilmesi, talep edilen devletin adli makamlarının yetkisine girmemekte veya talep edilen devletin egemenliğine veya güvenliğine zarar verebilecek nitelikte ise talep edilen devlet tarafından reddedilebilir.

  8. Sözleşmeye taraf devletlerin yazışma dilleri Ek (3)de yer almaktadır.

1954 Tarihli Sözleşmeye Göre İstinabe Usulü

  1. Türkiye, 1954 tarihli Sözleşmenin 15’inci maddesine koyduğu çekince ile diplomatik memurların veya konsolosluk görevlilerinin sadece kendi vatandaşlarına karşı istinabe yapabilme yetkisini kabul etmiştir.

  2. Sözleşmeye taraf olan devletler Ek (4)de yer almaktadır.

  3. Sözleşmenin 8 ilâ l6’ncı Maddelerine Göre İstinabe Usulü

  1. Sözleşme hükümlerine göre yabancı devlet yetkili makamlarına gönderilecek istinabe talebine esas olmak üzere, yapılması istenen işlemlerin belirtildiği, ilgili adli makamın imza ve mührünü taşıyan bir istinabe talep yazısı düzenlenir Ek(1). Ayrıca, istinabe işlemi yerine getirilirken hazır bulunma talebi varsa, istinabenin yapılacağı yer ve tarihin bildirilmesi istenir. Talep yazısı ile eklenecek evrakın Türkçe aslı veya onaylı örnekleri, yabancı devletin dilinde yapılmış tercümeleri ile birlikte ikişer takım halinde hazırlanarak Bakanlığımıza gönderilir.

  2. Sözleşmesinin 9’uncu maddesi uyarınca istinabe evrakı Bakanlığımızca diplomatik kanaldan yabancı devlet makamına gönderilir. Mahkemelerimizin doğrudan doğruya yabancı devlet makamından istinabe talebinde bulunma yetkileri yoktur. Bu tür talepler yabancı makamlarca geri çevrilmektedir.

  3. Sözleşmeye göre istinabe talebinin yerine getirilmesi ancak; belgenin doğruluğu tespit edilmemişse, talep edilen devlette istinabenin yapılması adli makamların yetkisi dışında kalıyorsa veya istinabenin yapılacağı devlet bunun ülkesinin egemenliğini veya güvenliğini ihlal edecek nitelikte olduğu kanısına varırsa reddedilebilir.

İki Taraflı Adli Yardımlaşma Sözleşmesi Bulunması Halinde:

  1. İki taraflı adli yardımlaşma anlaşmasına göre, yabancı devlet yetkili makamlarına gönderilecek istinabe talebine esas olmak üzere, yapılması istenen işlemlerin belirtildiği, ilgili adli makamın imza ve mührünü taşıyan bir istinabe talep yazısı düzenlenir Ek(1). Ayrıca, istinabe işlemi yerine getirilirken hazır bulunma talebi varsa, istinabenin yapılacağı yer ve tarihin bildirilmesi istenir. Talep yazısı ile eklenecek evrakın Türkçe aslı veya onaylı örneklerinin yabancı devletin dilinde yapılmış tercümeleri ile birlikte ikişer takım halinde hazırlanarak Bakanlığımıza gönderilmesi gerekir.

  2. İki taraflı adli yardımlaşma anlaşmasına göre, istinabe talebi ancak, talep edilen devlette istinabenin yapılması adli makamların yetkisi dışında kalıyorsa veya bu devletin kamu düzenine, egemenliğine ya da güvenliğine aykırı görülmekte ise reddedilebilecektir.

  3. Devletlere göre istinabe işlemlerinde uygulanacak esaslar Ek(5)’tedir.

İkili Anlaşma veya Çok Taraflı Sözleşme Bulunmaması Halinde:

  1. İstinabe yapılacak devlet ile Türkiye arasında bu konuda bir anlaşma veya sözleşme yoksa, istinabe karşılıklılık esasları çerçevesinde uluslararası adli yardımlaşma kurallarına göre yerine getirilir.

  2. Yabancı devlet yetkili makamlarına gönderilecek istinabe talebine esas olmak üzere, yapılması istenen işlemlerin belirtildiği, ilgili adli makamın imza ve mührünü taşıyan Ek(1)’de yer alan talep yazısı düzenlenir. Söz konusu talep yazısında, ayrıca davacı ve davalı ile dinlenecek tanıkların isim ve adresleri, kısaca davanın konusu, tanıklara sorulacak sorular ile istinabe konusu diğer hususlar maddeler halinde belirtilir. Talep yazısı ile eklenecek evrakın Türkçe aslı veya onaylı örneklerinin, gönderilecek yabancı devletin dilinde yapılmış tercümeleri ile birlikte ikişer takım halinde hazırlanarak Bakanlığımıza gönderilir.

İstinabe Evrakının Düzenlenmesinde Dikkat Edilecek Hususlar

  1. İstinabe evrakı, Türkçesi ve gönderilecek devlet dilinde tercümesi olmak üzere ikişer takım olarak hazırlanır. Bütün sayfalar nüsha olarak ayrı ayrı yazılmalı, karbon kağıdı veya fotokopi kullanılarak çoğaltılmamalıdır.

  2. Yurt dışına gönderilecek istinabe evrakının temiz, okunaklı, silintisiz ve düzgün olmasına özellikle itina gösterilmelidir, bu nitelikte olmayan belgeler yeniden düzenlenmek üzere ilgilisine iade edilir.

  3. İstinabe yolu ile dinlenecek kişiler farklı şehir veya yerleşim yerlerinde bulunmakta iseler, istinabe evrakı yetkili adli makamlara hitaben ayrı ayrı düzenlenir.

  4. İstinabe talebinin belirlenen duruşma gününe kadar yerine getirilememesi durumunda geri çevrilmemesi için evraka zorunlu haller dışında duruşma tarihi yazılmaz.

  5. Bir kısım icra müdürlüklerinin alacaklının başvurusu üzerine, yurt dışında bulunan borçlu aleyhinde haciz kararı vererek alacağın borçlunun aylığından haczen kesilmesi gibi taleplerine ilişkin istinabe evrakını Bakanlığımıza gönderdikleri görülmektedir. Cebrî icra yetkisinin, egemenlik haklarının kullanılmasının bir sonucu olması nedeniyle, yabancı devletlerde yerine getirilmesi mümkün bulunmayan bu gibi talepler Bakanlığımıza gönderilmeyerek, alacaklıların gereksiz tercüme masrafı ödemeleri önlenmelidir.

  6. İstinabe talebinde, davanın konusu, iddia ve savunma özet olarak belirtileceğinden ayrıca dava veya cevap dilekçelerinin ve bunların tercümelerinin eklenmesine gerek bulunmamaktadır.

  7. İstinabe evrakının yurt dışına gidiş ve dönüşü için ödenmesi gereken posta giderlerinin Bakanlığımızca her takvim yılı başında düzenlenip Resmî Gazete’de ilan edilen “Yurt Dışı Tebligat ve İstinabe Taleplerinde Uyulması Gereken Usul ve Esaslara Dair Tebliğ” hükümlerine göre tespit edilerek ilgilisince Maliye Bakanlığının “Muhtelif Gelirler” hesabına yatırılması sağlanarak buna dair makbuzun bir örneği Bakanlığımıza gönderilen evraka eklenir veya makbuzun tarih ve sayısı bildirilir.

  8. Posta giderinden ayrı olarak, yabancı devlet makamlarınca istinabe talebinin yerine getirilmesinden dolayı istenen tanıklık, bilirkişi ücreti gibi istinabe masraflarının da anılan “Tebliğ”e göre belirlenerek, ilgilisince mahkeme veznesine depo ettirilir ve buna ilişkin makbuz örneği Bakanlığımıza gönderilen evraka eklenir veya makbuzun tarih ve sayısı bildirilir.

  9. Yurt dışına gönderilen istinabe talebinin yerine getirilmesinden vazgeçilmesi, takipsizlik nedeniyle dosyanın işlemden kaldırılması veya karara çıkması hallerinde Bakanlığımıza bilgi verilip, paranın iadesi konusunda muvafakat alınmadan ve evrak geri istenmeden depo edilen para sahibine iade edilmemelidir.

  10. Uygulamada çoğunlukla Bakanlığımıza gönderilen istinabe evrakına pul eklendiği görülmektedir. Bakanlığımızla yapılan yazışmalarda pul gönderilmesine gerek bulunmamaktadır.

  11. Yabancı uyruklu kişilerin nüfus kayıt örnekleri veya nüfus aile kayıt tabloları ancak istinabe usulüne uygun olarak istenebilir.

İKİNCİ BÖLÜM

YABANCI DEVLETLERDEN GELEN İSTİNABE TALEPLERİ

İkili Anlaşma veya Çok Taraflı Sözleşme Bulunması Halinde:

  1. Yabancı devletten gelen istinabe talebinde, yabancı devlet ile Türkiye arasında ikili anlaşma veya çok taraflı sözleşme varsa, istinabe bu anlaşma veya sözleşme hükümlerine göre yerine getirilir.

  2. Devletlere göre istinabe işlemlerinde uygulanacak esaslar Ek(5)’tedir.

  3. l954 tarihli Sözleşme ve 1970 tarihli Sözleşme ile ikili anlaşmalar veya adli yardımlaşma kuralları uyarınca Bakanlığımıza gönderilen istinabe evrakı, merkezi makam sıfatı ile gerekli inceleme yapıldıktan sonra istinabenin yapılacağı yerdeki adli makama iletilir.

  4. İstinabeyi yapan adli makam izlenecek usul bakımından Türk kanunlarını uygular. Yabancı devlet makamından gönderilen istinabe evrakı içeriği itibariyle, Türkiye’nin egemenliğine, güvenliğine veya kamu düzenine aykırı görülür veya talep kanunlarımıza uygun bulunmazsa, bu gerekçeler gösterilmek suretiyle istinabe talebi adli makamlarımızca reddedilebilir.

İkili Anlaşma veya Çok Taraflı Sözleşme Bulunmaması Halinde:

  1. Yabancı bir devletin Türkiye’den talep ettiği istinabede, talep eden devlet ile Türkiye arasında bu konuda herhangi bir ikili anlaşma veya çok taraflı sözleşme yoksa, o takdirde istinabe, karşılıklılık esasları çerçevesinde uluslararası adli yardımlaşma kurallarına göre yerine getirilir.

  2. Bu çerçevede diplomatik yoldan Bakanlığımıza gönderilen hukuki ve ticari konulardaki istinabe talebi, yetkili adli makama gönderilir. İstinabeyi yapan adli makam izlenecek usul bakımından Türk Kanunlarını uygular. Bu şekilde tamamlanan istinabe işlemi, talep eden yabancı devlet makamına iletilmek üzere Bakanlığımıza gönderilir.

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

YABANCI DEVLETLERDE BULUNAN VATANDAŞLARIMIZIN ADRES, EKONOMİK VE SOSYAL DURUMLARININ ARAŞTIRILMASI

  1. Adalet Bakanlığı ile Dışişleri Bakanlığı arasında imzalanan 19.12.2009 tarihli Veri Erişim, Paylaşım ve Kullanım Esaslarına Dair Protokol uyarınca; öncelikle, yabancı devletlerde bulunan vatandaşlarımızın Konsolosluk-net sisteminde kayıtlı adreslerine adli mercilerimizce UYAP üzerinden ulaşılır.

  2. Konsolosluk-net sisteminde adres bulunmaması halinde, hazırlanacak istinabe evrakı ile yabancı ülke yetkili adli makamlarından adresin tespiti talep edilir.

  3. Özellikle; Avrupa Birliği ve Avrupa Konseyine üye devletlerde ikamet eden vatandaşlarımızın adreslerinin tespitine ilişkin taleplerde, bilgi isteyen adli makamın ismi ile, görülmekte olan davanın türü, tarafları, içeriği, adresi istenen kişinin açık kimlik bilgileri ve davada hangi sıfatla bulunduğu, verilmiş bir mahkeme kararı söz konusu ise kararın içeriği hakkında bilgiler yer alır.

  4. Adli makamlarımız, Türk ya da yabancı uyruklu şahısların yurda giriş veya çıkışlarına ilişkin bilgileri –bu veriler Valilikler bünyesinde mevcut bilgi işletim sistemlerine işlendiğinden- bulunduğu yer Valiliğinden (Emniyet Müdürlüğünden) talep eder.

  5. Vatandaşlarımızın ekonomik ve sosyal durumlarının araştırılması ile ücret tespiti, yurtdışı temsilciliklerimiz aracılığıyla yapılabileceği gibi 1970 tarihli Sözleşme uyarınca istinabe evrakı düzenlenmek suretiyle de istenebilir.

Buna göre;

  1. Bu tür taleplere ilişkin olarak Bakanlığımıza gönderilecek mahkeme müzekkerelerine, ilgili kişinin yurt dışında bilinen en son açık adresinin, şehir kod numarası ile birlikte ve orijinal yazılış şekliyle tam olarak yazılması, karışıklığa ve yanlışlığa yer verilmemesi için ilgilinin anne ve baba adının, doğum yerinin, ay, gün ve yıl olarak doğum tarihinin de belirtilmesi gerekmektedir. Bakanlığımızla yapılan yazışmalarda cevap için posta pulu eklenmesine gerek bulunmamaktadır.

  2. 1970 tarihli Sözleşmenin “İstinabe Talebi” başlıklı 1 ilâ 14’üncü maddelerinde istinabe talebinin düzenlenmesi usulü uyarınca, yabancı devlet yetkili makamlarına gönderilecek bu tür istinabe talebinde, yapılması istenen işlemlerin belirtildiği, ilgili adli makamın imza ve mührünü taşıyan bir istinabe talep yazısı düzenlenir. Ek(1) Talep yazısı ile eklenecek evrakın Türkçe aslı veya onaylı örneklerinin yabancı devletin dilinde yapılmış tercümeleri ile birlikte ikişer takım halinde düzenlenerek Bakanlığımıza gönderilir.

  1. İş bu Genelge ile, Hukuki Konularda Uluslararası Adli Yardımlaşma Taleplerine Uygulanacak Esaslara ilişkin 01/03/2008 tarihli ve 63/1 sayılı Genelge yürürlükten kaldırılmıştır.

  2. Bu Genelgenin ekleri, Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü tarafından ihtiyaç duyulduğunda güncellenerek www.uhdigm.adalet.gov.tr web adresinde yayımlanacaktır.

Bilgi edinilmesini ve hukuki konularda uluslararası adli yardımlaşma işlemlerinin bu Genelge esaslarına uygun olarak yürütülmesinde özen gösterilmesini rica ederim.

                                                                                                                                                                                                                             Bakan

 

 

T.C.

ADALET BAKANLIĞI

Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü

Sayı :B.03.0.UİG.0.00.00.06/010.06.02/1-3

Konu :Hukuki Alanda Uluslararası Adli Tebligat İşlemleri

Yurt Dışı Tebligat Ve İstinabe Taleplerinde Uyulması Gereken Usul Ve Esaslara Dair Tebliğ      2017

 

GENELGE

No: 63/3

Mevzuattaki değişiklikler ve uygulamada karşılaşılan sorunlar dikkate alınarak 01.03.2008 tarihli ve 63/1 sayılı Genelgemizin tebligata ilişkin hükümleri yerine Hukuki Alanda Uluslararası Adli Tebligat İşlemleri konulu Genelgenin yürürlüğe konulmasına ihtiyaç duyulmuştur.

GENEL HÜKÜMLER

1.Yurt dışı tebligatın kaynakları; ikili anlaşma ve/veya çok taraflı sözleşmeler, uluslararası adli yardımlaşma kuralları ile 7201 sayılı Tebligat Kanunu ve ilgili mevzuattır.

2.Türkiye, bir çok devlet ile tebligat taleplerinin yerine getirilmesi için iki taraflı adli yardımlaşma anlaşmaları imzalamış ve aynı zamanda bu konuda en önemli uluslararası kaynakları oluşturan 1954 tarihli Hukuk Usulüne Dair Lahey Sözleşmesi (bundan sonra 1954 tarihli Sözleşme olarak anılacaktır) ile 1965 tarihli Hukuki ve Ticari Konularda Adli ve Gayri Adli Belgelerin Yabancı Memleketlerde Tebliğine Dair Sözleşme’ye (bundan sonra 1965 tarihli Sözleşme olarak anılacaktır) taraf olmuştur.

BİRİNCİ BÖLÜM

TÜRKİYE DIŞINDAKİ YABANCILARA YAPILACAK TEBLİGAT

Çok Taraflı Sözleşme Bulunması Halinde

3. 1954 tarihli Sözleşmenin 1 ilâ 7’nci maddeleri arasında tebligat konusu düzenlenmiştir. Ancak, 1965 tarihli Sözleşme, her iki Sözleşmeye taraf olan devletler arasında özel nitelikte hükümler taşıması nedeniyle anılan Sözleşmelere taraf olan devletler bakımından tebligat işlemleri 1965 tarihli Sözleşmeye göre yerine getirilir.

1965 Tarihli Sözleşmeye Göre Tebligat Usulü

Genel Olarak

4. Sözleşmeye taraf olan devletler Ek (1)’te yer almaktadır.

5. Türkiye Sözleşmenin 8’inci ve 10’uncu maddelerine çekince koyarak, diplomatik memurların ve konsolosluk görevlilerinin sadece kendi vatandaşlarına tebliğ yapabilme yetkilerini kabul etmiş, 10’uncu maddede belirtilen tebliğ usullerini ise reddetmiştir.

6. Türkiye’nin, Sözleşmenin 15’inci maddesi uyarınca yaptığı beyan uyarınca; yurt dışında tebligatın yapıldığı anlaşılır ve gönderme tarihinden itibaren 6 aydan fazla zaman geçmiş bulunursa, tebligatın yapıldığını bildiren tebliğ tasdiknamesi elde edilemese bile, mahkeme, Türkiye’deki dava ile ilgili kararını, tebliğ tasdiknamesi olmadan da verebilecektir.

7. Sözleşmenin 16’ncı maddesine göre, adli bir belgenin tebliğ edilmek üzere yabancı devlet makamlarına gönderilmiş ve mahkemeye gelmeyen davalı aleyhine karar verilmiş olması halinde; davalının kendi kusuru bulunmaksızın savunmasını hazırlamak üzere, belgeden veya kanun yollarına müracaat etmek için mahkeme kararından zamanında haberdar olmaması ve davalı tarafından ileri sürülen def’ilerin dayanaktan yoksun bulunmaması halinde hâkim, kanun yollarına müracaatını sağlamak üzere, süre aşımının davalı hakkındaki sonuçlarını kaldırmaya yetkilidir. Türkiye, 16’ncı maddenin 2’nci fıkrası uyarınca yaptığı beyan ile bu maddede bildirilen taleplerin, kararın verildiği tarihten itibaren bir sene içinde ileri sürülmemesi halinde kabul edilmeyeceğini açıklamıştır.

8. Sözleşmenin 2’nci maddesi uyarınca, tebligatın daha çabuk ve kolay yapılmasını sağlamak amacıyla taraf devletlerin tebliğ taleplerini kabul etmek ve 3 ilâ 6’ncı maddeleri hükümlerine göre işlem yapmak üzere taraf devletlerde Merkezi Makamlar ihdas edilmiştir. Bakanlığımız Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü anılan Sözleşmenin uygulanmasında Merkezi makam olarak görev yapmaktadır. Diğer ülkelerin merkezi makamları ve yazışma dilleri Ek (2)’te yer almaktadır.

9. Tebligat evrakı, Sözleşmenin ekini teşkil eden örneğe uygun olarak hazırlanan talepname ile bu talepnameye eklenen tebliğ belgelerinden meydana gelir.

10. Dört sayfadan oluşan bu talepnamenin Ek (3)’te yer alan örneğe uygun olması gerekmektedir.

11. Talepname doldurulurken aşağıdaki hususlar dikkate alınır:

a. Gerek talepname ve gerekse ekindeki muhataba tebliğ edilecek bütün belgeler ikişer takım olarak düzenlenir (m. 3/2).

b. Talepnamenin ilgili kısımları gönderileceği devletin dilinde veya İngilizce ya da Fransızca doldurulur (m. 7/2).

c. Talepnamenin ekinde gönderilen ve muhataba tebliğ edilecek Türkçe belgelere, ayrıca gönderileceği devletin dilinde tercümeleri de eklenir (m. 5/2).

d. Talepnamenin 1’inci sayfasının “Talep Edenin Kimliği ve Adresi” başlıklı sol üst sütununa, mahkeme, icra müdürlüğü veya noterlik gibi tebliği talep eden merciin adı, bulunduğu yer ve dosya numarası yazılır.

e. Talepnamenin 1’inci sayfasının “Muhatap Makamın Adresi” başlıklı sağ üst sütununa, muhatap makamın açık adresi yazılır.

f. Talepnamenin “Kimlik ve Adres” başlıklı kısmına, yabancı devlette bulunan ve kendisine tebliğ yapılacak olan gerçek veya tüzelkişinin adı, soyadı, kimliğini belirten bilgiler ve adresi yazılır.

g. Talepnamenin “Tebliğ Şekli” ne ilişkin kısmında yer alan şıklardan (a) bendi işaretlenir.

h. Talepnamenin “Evrak Listesi” başlıklı kısmına, formun ekini teşkil eden ve tebliğ edilecek olan belgelerin listesi yazılır.

i. Talepnamenin sağ alt kısmında; tebliğ belgelerini çıkaran merciin bulunduğu yer, hâkim, icra müdürü veya noter gibi yetkili kişinin sicil numarası, imzası ile o merciin mührü ve düzenlendiği tarih bulunur.

12. Tasdikname: Talepnamenin arka sayfasında bulunan “Tasdikname” bölümü, tebligat işlemi talep edilen devlet merciince gerçekleştirildikten sonra, yine bu devletin yetkili merci tarafından doldurulacağından bu bölüme hiçbir şey yazılmaz.

13.Tebliğ Edilecek Evrakın Özeti

a. “Talep Eden Makamın Adı ve Adresi” kısmına, tebliği çıkaran merciin adı, yeri ve numarası yazılır.

b. “Tarafların Kimlikleri” başlıklı kısmına, dava veya işlem taraflarının ad ve soyadları yazılır.

c. “Evrakın Mahiyeti ve Niçin Gönderildiği” kısmına, dava dilekçesi, karar gibi evrakın niteliği ile duruşma günü tebliği, karar tebliği gibi evrakın gönderilme nedeni yazılır.

d. “Davanın Mahiyeti ve Amacı ile Var İse İhtilaf Konusu Meblağ” kısmına, davanın niteliği ve amacı ve var ise, anlaşmazlık konusu miktar yazılır.

e. “Duruşmanın Yeri ve Tarihi” kısmına, duruşmanın yapılacağı mahkemenin yeri ve adı ile duruşma tarih ve saati yazılır.

f. “Kararı Veren Mahkeme ve Karar Tarihi” kısmı, ilam tebliğlerinde kullanılır.

g. “Evrakta Belirtilen Müddetler” kısmına, tebliğ konusu, dava dilekçesi ise cevap süresi, karar ise temyiz süresi gibi süreler yazılır.

14. Muhatabın kimliği ve adresi: Talepnamenin son sayfasındaki “Muhatabın Kimliği ve Adresi” kısmına, tebliğ yapılacak kişinin adı, soyadı ve yurtdışındaki adresi yazılır.

15. Kazai merciilerce Sözleşmeye uygun şekilde düzenlenen talepname ve ekleri, -herhangi bir üst yazı eklenmeksizin- ikişer nüsha olarak anılan Sözleşme’nin 3’üncü maddesi uyarınca; Bakanlığımız aracı kılınmaksızın doğrudan talep edilen devletin merkezi makamına gönderilir. Merkezi Makamlarının adresleri Ek (2)’de yer almaktadır.

Doğrudan Tebligat Usulü

16. 1965 tarihli Sözleşmede kabul edilen tebligat yöntemi, kural olarak merkezi makam aracılığı ile tebligat olup, 8’inci madde ile taraf devletlere konsoloslukları aracılığı ile sadece kendi vatandaşlarına tebligat yapma olanağı tanınmış bulunmaktadır.

17. Sözleşmenin tanıdığı bir diğer tebligat yöntemi de doğrudan posta yolu ile tebligattır. Bu yönteme, sadece Sözleşmenin 10’uncu maddesine çekince koymayan devletler açısından başvurmak mümkündür. Türkiye, 10’uncu maddedeki tebligat yöntemini kabul etmeyeceğini bu maddeye koyduğu çekince ile belirtmiş bulunmaktadır.

18. Sözleşmenin 10/a maddesi uyarınca Ek (5)’da yer alan devletler, ülkelerinde muhataplara doğrudan posta vasıtasıyla tebligat yapılmasını kabul etmişlerdir. Buna göre, tebliği çıkaracak yetkili merci tarafından, tebliği istenen belgelerin Türkçesi ile muhatabın dilinde yapılmış çevirisinin, talepname ekinde, Bakanlığımız aracı kılınmaksızın iadeli taahhütlü posta yolu ile doğrudan muhatabın adresine gönderilmesi mümkündür.

1954 Tarihli Sözleşmeye Göre Tebligat Usulü

19. Sözleşmeye taraf olan devletler Ek (6)’da yer almaktadır.

20. Türkiye, Sözleşmenin 6’ncı maddesine koyduğu çekince ile, bu maddede bildirilen tebliğ usullerini reddetmiş, ancak diplomatik memurlar veya konsolosluk görevlilerinin, sadece kendi vatandaşlarına tebliğ yapabileceğini kabul etmiştir.

21. Sözleşmenin 1 ilâ 7’nci maddelerinde düzenlenen tebligat hükümlerine göre; Sözleşme kapsamında yabancı devlet yetkili makamlarına gönderilecek tebligat talebine esas olmak üzere, talep eden makamın adı, olayın mahiyeti, tarafların isim ve adresleri, talebin yerine getirilmesi için gerekli diğer bilgilerin yer aldığı Ek (4)’de yer alan talep yazısı ile ekindeki belgelerin ikişer takım olarak düzenlenmesi ve buna, yabancı devletin diline tercüme edilmiş onaylı ikişer örneğinin de eklenerek Bakanlığımıza gönderilmesi gerekir. Talep yazısı, talep eden makam tarafından düzenlenerek imzalanır ve bu makamın resmi mührünü taşır.

İkili Anlaşma Bulunması Halinde

22. Genel olarak, iki taraflı adli yardımlaşma anlaşmalarına göre yapılacak tebligat talebinde; evrak Türkçe düzenlenir, talep edilen devletin dilinde veya anlaşmada yazılı dillerden birinde yapılmış onaylı tercümeleri eklenir.

23. İki taraflı adli yardımlaşma anlaşmaları çerçevesinde, yabancı devlet yetkili makamlarına gönderilecek tebligat talebine esas olmak üzere, talep eden makamın adı, olayın mahiyeti, tarafların isim ve adresleri, talebin yerine getirilmesi için gerekli diğer bilgileri içeren Ek (4)’de yer alan talep yazısı ile ekindeki belgelerin ikişer takım olarak düzenlenmesi ve buna, yabancı devletin diline tercüme edilmiş onaylı ikişer örneğinin de eklenmesi gerekmektedir. Talep yazısı, talep eden makam tarafından düzenlenerek imzalanmalı ve bu makamın resmi mührünü taşımalıdır.

24. Türkiye ile tebligatın yapılacağı devlet arasında aynı zamanda ikili anlaşma ve çok taraflı sözleşme varsa, kural olarak çok taraflı sözleşmenin uygulanması; ancak ikili anlaşmada çok taraflı sözleşmelere nazaran tebligatı kolaylaştıran ayrı ve özel bir hükmün bulunması halinde ikili anlaşma hükümlerinin uygulanması; tereddüt halinde de yine ikili anlaşmaya göre işlem yapılmasının daha uygun olacağı düşünülmektedir.

İkili Anlaşma ve/veya Çok Taraflı Sözleşme Bulunmaması Halinde Tebligat Usulü

25. Tebligat talebinin iletileceği devlet ile Türkiye arasında bu konuda herhangi bir anlaşma veya sözleşme yoksa tebliğ, uluslararası adli yardımlaşmanın esasını teşkil eden karşılıklılık ilkesi çerçevesinde 7201 sayılı Tebligat Kanunu ve ilgili mevzuat hükümlerine göre yapılır.

26. 7201 sayılı Tebligat Kanununun 25’inci maddesinin 3’üncü fıkrası uyarınca, hukuki konularda adli makamlarca ve noterliklerce yurt dışında bulunanlara tebliği talep edilen evrak Bakanlığımız aracılığı ile diplomatik yoldan tebliğin yapılacağı devletteki yetkili makamlara ulaştırılır.

27. Uluslararası adli yardımlaşma kuralları çerçevesinde yabancı devlet yetkili makamlarına gönderilecek tebligat talebine esas olmak üzere, talep eden makamın adı, olayın mahiyeti, tarafların isim ve adresleri, talebin yerine getirilmesi için gerekli diğer bilgilerin yer aldığı tebligat talep yazısı Ek (4) ile ekindeki belgelerin ikişer takım olarak düzenlenir ve buna, yabancı devletin diline tercüme edilmiş onaylı ikişer örneği de eklenerek Bakanlığımıza gönderilir. Talep yazısı, talep eden makam tarafından düzenlenerek imzalanır ve bu makamın resmi mührünü taşır.

Tebligat Evrakının Düzenlenmesinde Dikkat Edilecek Hususlar

28. Yurt dışına gönderilecek belgelerde silinti, kazıntı bulunmamasına; Örnek, fotokopi ve tercümelerin okunaklı, düzgün ve yazışma kurallarına uygun şekilde düzenlenmesine; onay, mühür ve imzaların evrakın ilgili kısımlarına düzenli ve okunaklı olarak konulmasına özen gösterilir.

29. Tebliğ evrakının tercümesi mutlaka hukuk terimlerine vakıf bir tercümana yaptırılır. Tercümeyi yapan kişi tarafından adı, soyadı ve unvanı yazılarak, tercümenin her sayfası imzalanmalı, tercümenin hangi dilde yapıldığı belirtilmeli ve tercüme metnine, tercümenin yapıldığı dilde aslına uygunluk şerhi konulur.

30. Yabancı devletlere gönderilecek tebliğ evrakı duruşma günü gibi aynı zamanda muayyen bir gün bildirimini de içeriyorsa evrakın, postada olabilecek gecikmeler de dikkate alınarak tespit edilen günden en az 3 ay önce ilgili makama ulaşacak şekilde gönderilir. Davaların gecikmesine sebebiyet vermemek için tebliğle ilgili kararların Tebligat Kanununun 40’ıncı maddesi uyarınca duruşma günü beklenmeksizin evrak üzerinden verilmesi de mümkün bulunmaktadır.

31. Bakanlığımızca her takvim yılı başında çıkarılan ve Resmi Gazete’de yayımlanan “Yurt Dışı Tebligat ve İstinabe Taleplerinde Uyulması Gereken Usul ve Esaslara Dair Tebliğ” ile belirlenen tebliğ masraflarının, ilgilisince Maliye Bakanlığının “Muhtelif Gelirler” hesabına yatırılması gerekmektedir,

32. Tebligat evrakı 1965 tarihli Sözleşme hükümlerine göre düzenlenmekte ise, talepname davetiye yerine geçtiğinden ayrıca tebliğ mazbatalı zarfın bu forma eklenmesine gerek bulunmamaktadır.

İKİNCİ BÖLÜM

YURT DIŞINDA BULUNAN TÜRK VATANDAŞLARI, TÜRK MEMURLARI VE TÜRK ASKERİ ŞAHISLARINA TEBLİGAT

Türk Vatandaşlarına Tebligat

33. 7201 sayılı Tebligat Kanununun 25/a maddesine göre; yurtdışında bulunan Türk vatandaşlarına, o yerdeki Türkiye siyasi memuru veya konsolosu tarafından doğrudan tebligat yapılabilir. Bu tür tebligat sadece Türk vatandaşları bakımından mümkündür. 19.01.2011 tarihli ve 27820 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanunla anılan maddeye eklenen son fıkra uyarınca kazai merciler tarafından çıkarılacak bu tür tebligat Bakanlığımız aracı kılınmaksızın doğrudan Türkiye’nin ilgili dış temsilciliğine gönderilebilecektir.

34. Türk vatandaşlarına, Türkiye siyasi memuru veya konsolosu ya da bunların görevlendireceği bir memur tarafından tebligatın yapılıp yapılmadığı, bu merci tarafından düzenlenecek bir tutanak ile belgelendirilerek tanzim edilen evrak, doğrudan talep eden kazai mercie gönderilir.

35. Yabancı devlette bulunan Türk vatandaşlarına, Türk siyasi memuru veya konsolosu tarafından yapılacak tebliğ taleplerinde, adli makamlarca, düzenlenecek tebliğ mazbatalı zarf içerisine tebliği istenen belgeler konularak bir üst yazı ile Türkiye dış temsilciliğine gönderilebilir. Tebligat evrakının bir takım olarak ve Türkçe düzenlenmesi yeterli olup, ayrıca yabancı dilde tercümesine gerek yoktur. Tebliğ mazbatalı zarfın üstüne mümkün olduğu kadar muhatabın T.C. kimlik numarası da dahil olmak üzere açık kimlik bilgileri ile açık adresi yazılmalıdır. Ayrıca, gideceği ülkeye göre posta giderinin tespit edilerek, ilgilisince Maliye Bakanlığı’nın “Muhtelif Gelirler” hesabına yatırılmasının sağlanması ve buna dair makbuz örneğinin, dış temsilciliğimize gönderilen evraka eklenmesi gerekir.

36. Aynı zamanda; yurt dışında bulunan Türk vatandaşlarına iki taraflı veya çok taraflı sözleşme hükümleri ya da uluslararası adli yardımlaşma kuralları çerçevesinde de tebligat yapılması mümkündür. Ancak; bu yolla yapılan tebligatın mutlaka yabancı devletin yetkili makamı aracılığıyla yapılması ve evraka tercüme eklenmesi gerekir.

Türk Memurlarına ve Askeri Şahıslara Tebligat

37. 7201 sayılı Tebligat Kanununun 27’nci maddesinin 1 ‘inci fıkrasında, yabancı bir devlette resmi bir görevle bulunan büyükelçi, başkonsolos, konsolos, siyasi memur, idari ve ticari ataşe gibi Türk memurlarına tebligatın, Dışişleri Bakanlığı vasıtasıyla yapılacağı; 2’nci fıkrasında da, yabancı devlette bulunan askeri ataşe, subay, astsubay veya askeri memur gibi askeri şahıslara tebligatın bağlı bulundukları Kara, Deniz, Hava Kuvvetleri veya Jandarma Genel Komutanlıkları vasıtasıyla yapılacağı belirtilmiştir.

38. Yabancı devlette bulunan Türk memurlarına veya askeri şahıslara, adli makamlarca tebligat, Türk vatandaşlarına yapılan tebliğ usulüne göre yapılacaktır. Buna göre, düzenlenecek tebliğ mazbatalı zarf, içerisine tebliği istenen belgeler konularak, bir takım halinde ilgili makama iletilmek üzere Bakanlığımıza gönderilecektir. Ayrıca yabancı dilde tercümesine gerek bulunmamaktadır.

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

TÜRKİYE’DE BULUNAN YABANCI DEVLET DİPLOMATİK TEMSİLCİLERİ İLE BU TEMSİLCİLİKLERDE ÇALIŞAN TÜRK VATANDAŞLARINA TEBLİGAT

Yabancı Devlet Diplomatik Temsilcilerine Tebligat

39. Diplomatik ayrıcalığı bulunan misyon mensupları ile elçilik veya konsolosluklarda görevli kişilerle ilgili dava ve icra takiplerinde, Türkiye’nin de taraf olduğu “Diplomatik İlişkiler Hakkında Viyana Sözleşmesi”nin 22, 30, 31 ve 37’nci maddeleri hükümleri ile “Konsolosluk İlişkileri Hakkında Viyana Sözleşmesi”nin 31, 33, 43, 53, 58 ve 70’inci maddeleri hükümlerinin de göz önünde tutulması gerekir.

40. Birleşmiş Milletler’e yapılacak tebligatlarda ise, Türkiye’nin taraf olduğu “Birleşmiş Milletlerin Ayrıcalık ve Muafiyetlerine Dair Sözleşme”nin 2’nci ve 8’inci maddeleri hükümleri dikkate alınır.

41. Bu cümleden olmak üzere; yabancı misyonlara ve Birleşmiş Milletler temsilcilik ve kuruluşlarına karşı yürütülecek tebligat işlemlerinin Dışişleri Bakanlığı aracılığı ile yapılması gerekir.

42. Birleşmiş Milletler ile Türkiye’de yabancı bir devletin temsilcisi sıfatıyla görevli bulunan büyükelçiler, elçiler, maslahatgüzarlar, yabancı elçilik müsteşar ve kâtipleri, elçilik ataşeleri ile bu görevde bulunanların eşleri ve yanlarında bulunan çocukları ve diğer aile fertleri ile konsolosluk ilişkileri çerçevesinde diplomatik ayrıcalık ve bağışıklıktan yararlanmaları kabul edilmiş kişilerle ilgili dava ve icra takiplerinde, diplomatik ayrıcalığı bulunan misyon mensuplarına adli makamlarca çıkarılan her türlü tebligat evrakı, tebliği çıkaran adli makam tarafından Bakanlığımıza gönderilir.

43. Bir kimsenin, diplomatik ayrıcalığı olan yabancılardan sayılıp sayılmadığı hususunda tereddüt edilmesi halinde keyfiyetin Bakanlığımızdan sorulması uygun olacaktır.

Yabancı Devlet Temsilciliklerinde Çalışan Türk Vatandaşlarına Tebligat

44. Türkiye’de bulunan yabancı bir devlet temsilciliğinde memur, sözleşmeli eleman veya tercüman gibi sıfatlarla çalışan Türk vatandaşlarına, çalıştıkları yabancı devlet temsilciliği adresinde tebligat, Tebligat Kanunu hükümleri uyarınca yapılabilir ise de; muhatabın tebligatı almaması veya herhangi bir nedenle adresinde bulunmaması halinde, yabancı devletin Büyükelçilik veya Başkonsolosluk binaları ve diğer çalışma yerleri diplomatik dokunulmazlığa sahip olduğundan Kanunun diğer özel hükümlerine göre işlem yapılamaz.

45. Bu sebeple, yabancı devlet temsilciliğinde çalışan Türk vatandaşı veya diplomatik ayrıcalığı olmayan diğer kişilerle ilgili dava ve icra takiplerinde, tebliğ evrakının diplomatik kanaldan ilgili yabancı devlet temsilciliğine iletilmek üzere Bakanlığımıza gönderilmesi gerekmektedir.

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

YABANCI DEVLETLERDEN GELEN TEBLİGAT TALEPLERİ

46. Yurt dışından Türkiye’ye yapılacak tebligat taleplerinin dayanakları Tebligat Kanunu ile Türkiye’nin taraf olduğu ikili anlaşma veya çok taraflı sözleşmeler ve uluslararası adli yardımlaşma kurallarıdır.

47. Yabancı bir devletin Türkiye’den talep ettiği tebligatta, talep eden devlet ile Türkiye arasında herhangi bir ikili anlaşma veya çok taraflı sözleşme bulunmaması halinde, tebligat karşılıklılık ilkesi ve uluslararası adli yardımlaşma kuralları çerçevesinde yerine getirilir. Buna göre, adli evrakın tebliği, muhatabın bulunduğu yerdeki Cumhuriyet başsavcılığı vasıtasıyla Tebligat Kanununun 26’ncı maddesine uygun olarak yaptırılır. Tebliğ yapıldıktan sonra düzenlenecek tasdikli tebliğ mazbatası, talep eden yabancı devlet makamına iletilmek üzere Bakanlığımıza gönderilmelidir.

48. Yabancı bir devletten gelen tebliğ talebinde, Türkiye ile birlikte talepte bulunan devlet de, 1954 tarihli Lahey Hukuk Usulü Sözleşmesine veya 1965 Lahey Tebligat Sözleşmesine katılmış veya iki devlet arasında ikili anlaşma var ise, tebligat işlemleri bu anlaşma veya sözleşmeler hükümlerine göre yerine getirilecektir. Bu şekilde, Bakanlığımıza gönderilen tebligat evrakı, tebliğ edilecek şahsın adresinin bulunduğu yerdeki Cumhuriyet başsavcılığına iletilmektedir.

49. Cumhuriyet başsavcılığınca tebligat, PTT aracılığı ile Tebligat Kanunu hükümlerine göre yaptırılır. Ancak evrakın Türkçe tercümesinin bulunmadığı hallerde, muhatap özellikle ve açıkça kabul ettiği takdirde tebligat yaptırılacaktır. Muhatap kabul etmediği ve rıza göstermediği takdirde Türkçe tercümesi bulunmayan evrak kesinlikle tebliğ edilmeyecektir. Sonuçta düzenlenecek tebliğ mazbatasının yabancı devlet makamına iletilmek üzere Bakanlığımıza gönderilmesi gerekmektedir.

50. Yabancı devlet makamından gönderilen tebligat evrakı içeriği itibariyle, Türkiye’nin egemenliğine, güvenliğine veya kamu düzenine aykırı görülürse tebligat yapılmayarak, bu gerekçeler gösterilmek suretiyle tebligat istemi reddedilebilir.

SON HÜKÜMLER

51. Tebligat taleplerinde devletlere göre özel olarak uyulması gereken kurallar Ek (9)’da yer almaktadır.

52. İş bu Genelge ile, Hukuki Konularda Uluslararası Adli Yardımlaşma Taleplerine Uygulanacak Esaslara ilişkin 01.03.2008 tarihli ve 63/1 sayılı Genelge yürürlükten kaldırılmıştır.

53.Genelgenin ekleri, Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü tarafından ihtiyaç duyulduğunda güncellenerek www.uhdigm.adalet.gov.tr web adresinde yayımlanacaktır.

Bilgi edinilmesini ve hukuki alanda uluslararası adli tebligat işlemlerinin bu Genelge esaslarına uygun olarak yürütülmesine özen gösterilmesini rica ederim.

                                                                                                                                                                                                                                                 BAKAN

 

 

T.C.

ADALET BAKANLIĞI

Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü

Sayı : B.03.0.UİG.0.00.00.06/010.06.02/7-2 …../…./2011

Konu : Uluslararası Ceza İstinabe İşlemlerindeAdli Makamlarımızca Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar

 

GENELGE

No: 69/2

Cezai İşlere İlişkin Uluslararası İşbirliğinde Adli Makamlarımızca Dikkat Edilmesi Gereken Hususlara dair 01/03/2008 tarihli ve 69/1 sayılı Genelge, uygulamada karşılaşılan sorunlar nedeniyle aşağıdaki şekilde güncellenerek değiştirilmiştir.

(1) Uluslararası istinabe, bir devletin yetkili bir adli makamının diğer bir devletin adli makamı adına yerine getirdiği işlemler bütünüdür. İstinabe işlemleri, ilgili devletlerle aramızda yürürlükte bulunan ikili anlaşma ya da çok taraflı sözleşmeler vasıtasıyla, bunların bulunmaması halinde de, uluslararası teamül hukuku kuralları ve karşılıklılık ilkesi çerçevesinde yürütülmektedir.

(2) İstinabe işlemleri;

a) Şüpheli veya sanıkların ifadelerinin alınması veya sorgularının yapılması,

b) Mağdur, müşteki, katılan, tanık veya bilirkişilerin dinlenilmesi,

c) Bilgi ve delil temini, banka kayıtları, muhasebe belgeleri, şirket dosyaları ve ticari belgeler de dâhil olmak üzere, ilgili belge ve kayıtların asıllarının veya tasdikli suretlerinin sağlanması,

d) Delil toplamak amacıyla kazançların, malvarlıklarının, araç-gerecin ya da diğer hususların belirlenmesi veya izlenmesi,

e) Delil amaçlı arama ve el koyma, eşya ve yer incelemesi,

f) El koyma ve müsadereye dair yabancı mahkeme kararlarının infazı,

gibi hususları kapsar.

(3) Ek (1)’de yer alan örnek dikkate alınarak ilgili devlet adli makamına hitaben hazırlanacak talepname aşağıdaki bilgileri ihtiva eder:

a) Talepte bulunan adli makamın adı,

b) Maddî olguların özeti,

c) Uygulanması muhtemel kanun maddeleri,

d) İstenilen yardımlaşmanın tanımı, gerekçesi ve talep ediliyorsa herhangi bir özel usûlün ayrıntıları,

e) Mümkün olduğu ölçüde, ilgili kişinin kimliği, adresi ve uyruğu,

f) Delil, bilgi veya işlemlerin hangi amaçla talep edildiği.

(4) İstinabe evrakı aşağıdaki belgeleri ihtiva eder:

a) Talepname,

b) Düzenlenmişse iddianame,

c) Gerektiğinde mahkeme kararı, Yargıtay ilamı, görevsizlik ve yetkisizlik kararları,

d) Uygulanması muhtemel kanun maddeleri,

e) İfade suretleri,

f) Gerektiğinde bilirkişi raporu,

g) Diğer gerekli belgeler,

h) Talepnamenin ve ekli evrakın tercümesi .

(5)- İstinabe Taleplerinin Düzenlenmesinde Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar:

a) Gerek Devletimizin gerekse Adli Makamlarımızın yurt dışındaki itibarı açısından evrak, yazışma kurallarına uygun, itinalı ve temiz bir şekilde düzenlenir.

b) İstinabe evrakı, yukarıda 4. maddede belirtilen sıraya göre dizi pusulasına bağlanarak zımba kullanılmaksızın, Türkçe asılların tamamı üstte, tercümelerin tamamı altta olacak şekilde 2 takım halinde hazırlanarak telli dosyaya takılmalıdır..

c) Evrak ve tercümesi A4 ebatta birinci hamur beyaz kağıda yazılır. Belirtilen ebatta olmayan yırtık evrakın okunaklı bir şekilde fotokopisi çekilip, usulüne uygun olarak onaylanmak suretiyle gönderilir.

d) Evrakta, ilgili kişilerin yurtdışı adresleri mutlaka orijinal haliyle ve mevcutsa posta kodunu içerecek şekilde yazılır.

e) Evrakın muhatabı yabancı uyruklu kişi ise, kişinin isim ve adresinin yazılı olduğu kimlik ve özellikle pasaport fotokopileri mutlaka evraka eklenir. Rusya Federasyonu, Çin Halk Cumhuriyeti, İran İslâm Cumhuriyeti ve Suudi Arabistan gibi Latin alfabesi kullanmayan devletlerin uyrukları ile ilgili istemlerde, bu esasa uyulmaması halinde istemin yerine getirilmesi mümkün olamamaktadır.

f) Talepnamelerde, ilgili kanun ve uluslararası sözleşme isimleri tam olarak yazılır. Yalnızca kanun numaralarının belirtilmesi, “Ceza İşlerinde Karşılıklı Adli Yardım Avrupa Sözleşmesi” yerine ‘CİKAYAS’ veya ‘Türk Ceza Kanunu yerine ‘TCK’ gibi kısaltmaların yazılması halinde anılan kısaltmalar yabancı adli makamlar tarafından anlaşılamamaktadır.

g) Yurt dışına gönderilecek talepnamelerin Hâkim veya Cumhuriyet savcısı tarafından ad, soyad ve ünvan yazılmak suretiyle imzalanıp mühürlenmesi zorunludur. Tercüme edilen evrakın aslına uygun olduğunu belirten ibarenin tercüman tarafından tercüme edilen dilde evraka şerh verilip imzalanması yeterlidir.

h) Talimatlarda, talebin yerine getirilmesi için kesin tarih belirtilmemelidir. Zira, evrak istemi yerine getirecek yabancı adli makama ulaştığında, saptanan tarihler çoğu zaman geçmiş olduğundan, istemin yerine getirilmesine gerek kalmadığı düşüncesiyle, talep yerine getirilmeden evrak iade edilmektedir.

i) Tercüme işlemleri, hukuk lisanına vâkıf ve ehil tercümanlara yaptırılmalıdır.. Ehil olmayan tercümanlara yaptırılan çeviriler taleplerin sonuçsuz kalmasına neden olmaktadır. İstinabe evrakının tercüme edileceği dil veya diller Ek (2)de yer almaktadır.

j) Evrakın tercümana teslimine ilişkin tutanak, sarf kararı ve tercüme için yapılan yazışmalar ile ara kararlar gibi istinabe talebini yerine getirecek olan yabancı adli makamı ilgilendirmeyen yazışmalar Bakanlığımıza gönderilmemelidir.

k) Yabancı devletlerdeki diplomat ve konsoloslarımızın bulundukları ülkelerin adli makamı huzurunda şüpheli veya sanık sıfatıyla ifade vermelerinin, görevlerinin niteliği bakımından sakınca doğurabileceği Dışişleri Bakanlığımızca bildirildiğinden, bu gibi hallerde söz konusu meslek mensuplarının yurda geliş tarihleri anılan Bakanlık aracılığıyla öğrenilip, geldiklerinde ilgili adli makamlara başvurmaları kendilerine duyurulmak suretiyle sorgularının yapılmasının ve savunmalarının alınmasının uygun olacağı değerlendirilmektedir.

l) Bakanlığımızda tercüme bürosu bulunmadığından, yabancı devletlere gönderilecek olan veya yabancı adli makamlardan alınan evrakın tercümesi için Bakanlığımıza başvurulmamalıdır.

m) Adli yardımlaşma taleplerine ilişkin bazı devletlerle ilgili özel uygulamalar Ek (3)te yer almaktadır.

(6) Yabancı Devletlerin İstinabe Taleplerinde Dikkat Edilecek Hususlar: 

a) İstinabe talepleri, talepte bulunulan devlet mevzuatına göre yerine getirilir. Adli yardımlaşma talepnamesinde, talebin yerine getirilmesinde özel bir usul uygulanması istenmekteyse, bu usul ancak Türk mevzuatı ile bağdaştığı oranda uygulanmalıdır. Eğer uygulanması istenilen usul tamamen veya kısmen hukuk sistemimizle bağdaşmıyorsa, talep yerine getirilmeden önce en kısa zamanda bu durum talepte bulunan yabancı adli makamlara iletilmek üzere Bakanlığımıza bildirilmelidir.

b) Sözleşmelerde belirtilen ret halleri mevcutsa, taleplerin yerine getirilmemesi gerekmektedir.

c) Adli yardımlaşma talepnamesinde açıkça belirtmek kaydıyla, adli yardımlaşma talebinde bulunan merciler veya şüpheli, sanık, mağdur ve müşteki gibi ilgili kişiler istinabe işleminin yerine getirilmesi sırasında hazır bulunmalarına izin verilmesini talep edebilirler.

d) Hazır bulunma talebini de içeren istinabe evrakı alındığında:

d.a) Adli makamlarımızca alınan talep, iç hukukumuza ve kamu menfaatine uygunluk açısından denetlendikten sonra hazır bulunma isteminin uygun olduğuna karar verildiği takdirde; işlemin ifa edileceği tarih ve yer hazır bulunmaya imkan verecek şekilde Bakanlığımıza bildirilmelidir.

d.b) Adli yardımlaşma istemi farklı yerlerdeki adli makamlarımızı ilgilendiriyorsa, bu takdirde ilgili adli makamların birbirleriyle temasa geçmek suretiyle, istinabe işlemleri için birbirine yakın ve makul tarih belirlemeleri uygun olacaktır.

d.c)İstinabe işlemi sırasında hazır bulunmalarına izin verilen yabancı görevli ve kişilerin doğrudan bilgi ve belge sağlamaları mümkün olmayıp, tüm işlemler yetkili makam ve görevlilerimizce yerine getirilir ve istinabe işlemi sırasında Devletin ve Adli Makamlarımızın itibarı gözetilir.

d.d) İstinabe evrakının ve yapılan işlemlere ilişkin tüm belgelerin işlem sonunda Bakanlığımıza gönderilmesi gerekir.

d.e) Konuya ilişkin olarak daha ayrıntılı bilgiye ihtiyaç duyulduğunda, Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü ile irtibata geçilebilir.

(e) Arama veya el koymayı kapsayan istinabe taleplerinin yerine getirilmesinde;

e.a) İstinabe konusu fiilin hem talep eden hem de talep edilen tarafın kanunlarına göre cezalandırılabilir bir suç olması,

e.b) İstinabe konusu fiilin, talep eden taraf ülkesinde, suçlunun geri verilmesine elverişli bir suç olması,

e.c) İstinabenin yerine getirilmesinin, talep edilen tarafın kanunu ile bağdaşması, Hususları dikkate alınmalıdır.

(7)- Bazı Suçlarla İlgili Özel Uygulama:

a) 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’nun 32 ve 68’inci maddeleri ihlâl edilerek, yurt içinde korunması gerekli ve Devlet malı niteliğindeki tarihî ve arkeolojik değeri haiz eserler, kazanç amacıyla, genelde Avrupa ülkelerine kaçırılmaktadır. Bu tür eserlerin, açılacak soruşturma çerçevesinde Ülkemize iadelerinin temini için, “Ceza İşlerinde Karşılıklı Adli Yardımlaşma Avrupa Sözleşmesi” ilgili ikili anlaşma ya da mütekabiliyet prensibinin yanı sıra Birleşmiş Milletler UNESCO nezdinde akdedilmiş bulunan ve 25/12/1979 tarih ve 2256 sayılı Kanunla onaylanması uygun bulunan ve 26/01/1981 tarih ve 17232 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan “Kültür Varlıklarının Kanunsuz İthal, İhraç ve Mülkiyet Transferinin Önlenmesi ve Yasaklanması İçin Alınacak Tedbirlerle İlgili Sözleşme” hükümlerine istinaden düzenlenecek istinabe evrakının ilgili yabancı dile tercümesi ile birlikte Bakanlığımıza iletilmesi önem arz etmektedir.

b) Öte yandan talepte bulunulan Devletin taraf olması halinde;

b.a) Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçları (TCK m. 188) ile uyuşturucudan kaynaklanan malvarlığı değerlerinin aklanması suçlarına ilişkin (TCK m. 282) adli yardımlaşma taleplerinde; Ceza İşlerinde Karşılıklı Adli Yardımlaşma Avrupa Sözleşmesi ya da ikili anlaşmaların yanı sıra 1988 tarihli “Uyuşturucu ve Psikotrop Maddelere Karşı BM Sözleşmesi”ne,

b.b) Suç işlemek amacıyla örgüt kurma (TCK m. 220) suçuna ve diğer örgütlü suçlara ilişkin adli yardımlaşma taleplerinde; Ceza İşlerinde Karşılıklı Adli Yardımlaşma Avrupa Sözleşmesinin ya da ikili anlaşmaların yanı sıra Birleşmiş Milletler Sınıraşan Örgütlü Suçlarla Mücadele Sözleşmesi’ne,

b.c) Malvarlığı değerlerinin aklanması suçuna ilişkin (TCK m. 282) adli yardımlaşma taleplerinde; “Ceza İşlerinde Karşılıklı Adli Yardımlaşma Avrupa Sözleşmesi” ya da ikili anlaşmaların yanı sıra “Suçtan Kaynaklanan Gelirlerin Aklanması, Araştırılması, Ele Geçirilmesi ve El Konulmasına İlişkin Sözleşme” ile “Yolsuzluğa Karşı BM Sözleşmesi”ne,

b.d) Terör suçlarında; Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin terörizme karşı mücadelede adli makamlar arasında uluslararası işbirliğinin önemini vurgulayan 1373 (2001) sayılı kararına ve “Terörizmin Finansmanının Önlenmesine Dair Birleşmiş Milletler Sözleşmesi” ile “Tedhişçiliğin Önlenmesine Dair Avrupa Sözleşmesi”ne,

b.e) Rüşvet, yabancı kamu görevlilerine rüşvet (TCK m. 252) ve diğer yolsuzluğa ilişkin suçlarda; “Ceza İşlerinde Karşılıklı Adli Yardımlaşma Avrupa Sözleşmesi” ya da ikili anlaşmaların yanı sıra “Avrupa Konseyi Yolsuzluğa Karşı Ceza Hukuku Sözleşmesi”ne (Madde 26), Yolsuzluğa Karşı BM Sözleşmesi ve “OECD Uluslararası Ticari İşlemlerde Yabancı Kamu Görevlilerine Verilen Rüşvetin Önlenmesi Sözleşmesi”ne,

Atıfta bulunulmalıdır.

(c) Yukarıda bahsedilen sözleşmelere taraf olan devletlerin listesi Ek (4) ve Ek (5)de yer almaktadır.

(d) “Ceza İşlerinde Karşılıklı Adli Yardımlaşma Avrupa Sözleşmesi”nin 1’inci maddesinin 2’nci fıkrası ve ikili adli yardımlaşma anlaşmaları askeri nitelikli suçları (bakaya ve yoklama kaçağı gibi) kapsamadığından, yargılama yetkisi sivil mahkemelerde bulunan askeri nitelikli suçlarla ilgili adli yardımlaşma talepleri yerine getirilmemektedir.

(8) El Koyma ve Müsadere Kararlarının İnfazı ve Varlıkların Geri Alınmasına İlişkin Karşılıklı Adli Yardımlaşma:

(a) Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçları (TCK m. 188), malvarlığı değerlerinin aklanması suçu (TCK m. 282), örgütlü suçlar ve yolsuzluk suçlarına ilişkin soruşturma ve davalarda yurtdışında bulunan malvarlığı değerleri hakkında verilen el koyma ve müsadereye ilişkin kararlar,

“1988 tarihli Uyuşturucu ve Psikotrop Maddelere Karşı BM Sözleşmesi”,

“BM Sınıraşan Örgütlü Suçlarla Mücadele Sözleşmesi”

“Sınıraşan Örgütlü Suçlara Karşı BM Sözleşmesine Ek İnsan Ticaretinin Özellikle Kadın ve Çocuk Ticaretinin Önlenmesine ve Durdurulmasına ve Cezalandırılmasına İlişkin Protokol”,

“Sınıraşan Örgütlü Suçlara Karşı BM Sözleşmesine Ek Kara Deniz ve Hava Yolu ile Göçmen Kaçakçılığına İlişkin Protokol”,

“BM Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Sözleşmesi”,

“BM Yolsuzlukla Mücadele Sözleşmesi”,

“Suçtan Kaynaklanan Gelirlerin Aklanması, Araştırılması, Ele Geçirilmesi ve El Konulmasına İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi”,

“Avrupa Konseyi Yolsuzluğa Karşı Ceza Hukuku Sözleşmesi”,

“Ceza Yargılarının Milletlerarası Değeri Konusunda Avrupa Sözleşmesi”

“OECD Uluslararası Ticari İşlemlerde Yabancı Kamu Görevlilerine Verilen Rüşvetin Önlenmesi Sözleşmesi”,

Çerçevesinde taraf devletlerde infaz ettirilebilir.

b) Yolsuzluk suçlarından elde edilip, yurt dışına çıkarılmış varlıkların geri alınması istenildiği takdirde, bu alanda yegane sözleşme olan Yolsuzluğa Karşı BM Sözleşmesi’nin V. Bölüm 51 ilâ 59. maddeleri hükümleri çerçevesinde talepte bulunulmalıdır.

c) Yabancı adli makamların benzer talepleri de aynı sözleşmeler çerçevesinde Ülkemizde yerine getirilir.

d) Bu itibarla, yurt dışı bağlantılı ekonomik, malî ve örgütlü suçlarda şüpheli veya sanıkların yurtdışındaki malvarlıklarının araştırılması, tespit edilerek el konulması ve müsaderesinin sağlanması için düzenlenecek istinabe taleplerinin, “Ceza İşlerinde Karşılıklı Adli Yardımlaşma Avrupa Sözleşmesi” ya da ilgili ikili anlaşmanın yanı sıra, konusuna göre yukarıda değinilen sözleşme adı ve ilgili hükümleri de belirtilerek hazırlanması ve evrakın iki nüsha halinde Bakanlığımıza iletilmesi gerekmektedir.

(9) İstinabeye İlişkin Taraf Olduğumuz Sözleşmeler:

a) İstinabe alanında taraf olduğumuz çok taraflı sözleşmeler ve bu sözleşmelere taraf devletler Ek (4)te, ikili anlaşmalar Ek (6)’da yer almaktadır.

(10) Türk Vatandaşlarının Yurtdışı Adresleri ile Ekonomik ve Sosyal Durumlarının Tespiti

a) Adalet Bakanlığı ile Dışişleri Bakanlığı arasında imzalanan 19.12.2009 tarihli Veri Erişim, Paylaşım ve Kullanım Esaslarına Dair Protokol uyarınca; yurtdışında bulunan şüpheli, sanık, hükümlü, mağdur, müşteki, müdahil ve tanık durumundaki Türk vatandaşlarının Konsolosluk-net sisteminde kayıtlı adreslerine adli mercilerimizce UYAP üzerinden ulaşılması mümkündür.

b) Konsolosluk-net sisteminde adres bulunmaması halinde, hazırlanacak Ek-1 ‘de yer alan örneğe uygun olarak hazırlanacak istinabe evrakı ile, yabancı ülke yetkili adli makamlarından adresin tespiti talep edilmelidir.

c) Türk ya da yabancı uyruklu şahısların yurda giriş veya çıkışlarına ilişkin bilgiler Valilikler bünyesinde mevcut bilgi işletim sistemlerine işlendiğinden, buna ilişkin talepler bulunulan yer Valiliğinden (Emniyet Müdürlüğünden) talep edilmelidir.

d) Yabancı ülkelerde bulunan vatandaşlarımızın ekonomik ve sosyal durumlarının ve ücretlerinin saptanması istemine ilişkin adli yardım taleplerinde, ilgili kişinin yurtdışında bilinen en son adresinin, şehir ismi, sokak veya cadde ismi veya numarası ve şehir kod numarası ile birlikte ve orijinal yazılış şekliyle tam olarak yazılması, karışıklığa ve yanlışlığa yer verilmemesi için, ilgilinin anne ve baba adının, doğum yerinin, ay, gün ve yıl olarak doğum tarihinin de belirtilmesi uygun olacaktır.

İlgilinin bulunduğu adresin bilinmemesi halinde, hangi ülkede bulunduğu ve kimlik bilgileri belirtilmek suretiyle araştırma yapılması istenmelidir.

Her iki durumda da, söz konusu taleplerin Bakanlığımız aracılığı ile Dışişleri Bakanlığına intikal ettirilmesi gerekmektedir.

(11) Yabancı Uyruklu Şahısların Doğum ve Sabıka Kayıtlarının Temini ile Adres Bilgilerinin Tespiti : 

a) Ülkemizde suç işleyen ve şüpheli veya sanık sıfatı taşıyan yabancı uyruklu kişilerle, açılan kamu davalarında mağdur, müşteki veya tanık konumundaki yabancı uyruklu diğer kişilerin nüfus-sabıka kayıtlarının teminine ve adreslerinin tespitine ilişkin olarak adli mercilerimizce yapılan talepler, Uluslararası Kriminal Polis Teşkilâtı (INTERPOL) Ana Sözleşmesi’nin 2’nci maddesi ile “Ceza İşlerinde Karşılıklı Adli Yardımlaşma Avrupa Sözleşmesi”nin 15’inci maddesi 5’inci bendi çerçevesinde İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü İnterpol Daire Başkanlığı tarafından yerine getirilmektedir. Bu konudaki taleplerin, Bakanlığımız aracı kılınmaksızın doğrudan Emniyet Genel Müdürlüğü İnterpol Daire Başkanlığına iletilmesi gerekmektedir.

Bununla birlikte, yabancı uyruklu kişilerin nüfus-sabıka kayıtlarının teminine ve adreslerinin tespitine ilişkin olarak bazı devletlerle ilgili uygulamalar Ek (7)’te yer almaktadır.

b) Yabancı kişilerin dahil olduğu soruşturma ve kovuşturmalarda sonraki aşamalarda doğabilecek nüfus, sabıka kaydı ve adres tespiti ihtiyacına binaen; kimlik bilgilerine ilişkin pasaport gibi belgelerin örneklerinin alınması, kimliğe ilişkin belge bulunmadığı takdirde sözlü ve yazılı beyanlarına başvurarak kimlik bilgilerinin, fotoğraf ile şahısları tanımaya elverişli diğer hususların tespit edilmesi gerekmektedir.

c) İNTERPOL’e üye Devletler Ek (8)da yer almakta olup, bu Devlet vatandaşlarının;

c.a) Doğum ve sabıka kayıtlarının temini için; şüpheli veya sanığın adı, soyadı, ana ve baba adı, tespit edilebilen açık adresi orijinal yazılış şekliyle yazılıp, atılı suç belirtilmek ve şüpheli veya sanığın pasaport veya benzeri kimliğinin fotokopisi, fotoğraf ve parmak izi formu eklenmek suretiyle doğrudan Emniyet Genel Müdürlüğü İnterpol Daire Başkanlığı’ndan,

c.b) Adreslerinin tespiti için ise; yukarıda sayılan bilgi ve belgelerle doğrudan ve birim adı belirtilmeksizin Emniyet Genel Müdürlüğü’nden,

İstemde bulunulması gerekmektedir.

d) Yabancı uyruklu şahısların nüfus-sabıka ve adres kayıtlarının tespiti amacıyla yapılacak olan taleplerde mümkün olduğunca dava konusu suçun özeti, ilgilinin uyruğu, vatansız olması halinde daha önce vatandaşı olduğu devletin adı, anne-baba adı, ay ve gün dahil doğum tarihi ve doğum yerini içeren açık kimlik bilgileri, ülkesindeki daimî açık ve kesin ikamet-iş adresleri ve telefonları, vatandaşı olduğu devlet yetkili makamlarının verdiği pasaport, sürücü belgesi, nüfus cüzdanı veya benzeri kimlik belge fotokopileri veya seri numaraları ile verildiği yer ve tarih, kimlik teyidinin yanında, sabıka kayıtlarının tespitine yarayan, bütün devlet makamlarınca da talep edilen ve uluslararası geçerliliği olan fotoğraf ve parmak izi formları ile birlikte gönderilmesi, taleplerin yerine getirilmesi ihtimalini artıracaktır.

e) Yurda giriş çıkış kayıtlarına ilişkin bilgi temini için; Adli makamlarımızın, Türk ya da yabancı uyruklu şahısların yurda giriş veya çıkışlarına ilişkin bilgileri, bulunduğu yer Valiliğinden (Emniyet Müdürlüğünden) talep etmesi gerekmektedir.

(12) İş bu Genelge ile, Cezai İşlere İlişkin Uluslararası İşbirliğinde Adli Makamlarımızca Dikkat Edilmesi Gereken Hususlara dair 01/03/2008 tarihli ve 69/1 sayılı Genelge yürürlükten kaldırılmıştır.

Bu Genelgenin ekleri, Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü tarafından ihtiyaç duyulduğunda güncellenerek www.uhdigm.adalet.gov.tr web adresinde yayımlanacaktır.

Bilgi edinilmesini ve cezai konularda uluslararası işbirliğine ilişkin işlemlerin bu Genelge esaslarına uygun olarak yürütülmesinde özen gösterilmesini rica ederim.

BAKAN

 

T.C.

ADALET BAKANLIĞI

Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü

Sayı : B.03.0.UİG.0.00.00.06/010.06.02/7-3 …/…./2011

Konu : Cezai Konularda Uluslararası Tebligat

GENELGE

No:69/3

Cezai İşlere İlişkin Uluslararası İşbirliğinde Adli Makamlarımızca Dikkat Edilmesi Gereken Hususlara dair 01/03/2008 tarihli ve 69/1 sayılı Genelgenin, mevzuat değişikliği ve uygulamada karşılaşılan sorunlar nedeniyle güncellenmesine ihtiyaç duyulmuş ve Cezai Konularda Uluslararası Tebligat konulu bu Genelge düzenlenmiştir.

Genel Hükümler

(1) Yurt dışı tebligatın kaynakları; ikili anlaşma ve/veya çok taraflı sözleşmeler, uluslararası adli yardımlaşma kuralları ile 7201 sayılı Tebligat Kanunu ve ilgili mevzuattır.

(2) Cezai tebligatın konusunu adli kararların veya usule ait işlemlerin tebliği oluşturmaktadır. Ülkemizde veya ilgili yabancı devletlerde kendilerine tebligat yapılacak Türk vatandaşı veya yabancı uyruklu şahıslar; şüpheli, sanık, hükümlü, mağdur, müşteki, katılan, yasal temsilci, tanık ya da bilirkişi olabilir.

(3) Uluslararası sözleşmeler, tebligat taleplerinin, adli yardımlaşma istenen tarafın kendi mevzuatında öngörülen şekillere uygun olarak yerine getirileceğini öngörmektedir. Mevzuatımızda 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 25 ve 25/a maddeleri yabancı ülkelerdeki yabancı uyruklu şahıslara ve Türk vatandaşlarına yapılacak tebligat usulünü düzenlemektedir.

(4) Cezai tebligat herhangi bir masraf alınmadan yerine getirildiğinden maliye veznesine para yatırılması gerekmemektedir.

Yabancı Devlette Yabancı Uyruklu Şahsa Tebligat Usûlü

(5) Yabancı devlette yabancı uyruklu şahsa yapılacak tebligata ilişkin düzenlenecek Türkçe evrakın, öncelikle ilgili yabancı dile tercüme ettirilmesi gerekmektedir.

(6) Muhatabın bulunduğu ülkeye göre tebligat evrakının tercüme ettirileceği dil ya da diller Ek (2)’de yer almaktadır.

(7) İlgilinin bulunduğu ülke yetkili makamına hitaben Ek (1)’deki örneklere uygun bir talepname hazırlanır. Tebellüğ edecek yabancı uyruklu şahsın adı ve soyadı, uyruğu, orijinal yazılışıyla yabancı ülkedeki açık adresini ihtiva eden bu talepnameye her bir muhatap için ayrı ayrı düzenlenmek kaydıyla tebliğ edilecek adli belge ile mevcutsa onaylı kimlik belgesi veya pasaport örneği eklenir.

Yabancı Devlette Türk Vatandaşına Tebligat

(8) 720l sayılı Tebligat Kanununun 25/a maddesine göre; yurtdışında bulunan Türk vatandaşlarına tebligat o yerdeki Türkiye siyasî memuru veya konsolosu tarafından yapılabilir. Bu tür tebligat sadece Türk vatandaşları bakımından mümkündür. 19/01/2011 tarihli ve 27820 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanunla anılan maddeye eklenen son fıkra uyarınca kazai merciler tarafından çıkarılacak bu tür tebligat Bakanlığımız aracı kılınmaksızın doğrudan Türkiye’nin ilgili dış temsilciliğine gönderilebilecektir. İlgili dış temsilciliklerimizin adres ve iletişim bilgilerine www.uhdigm.adalet.gov.tr/distemsilcilik adresinden ulaşılabilir.

(9) Türk vatandaşlarına, Türkiye siyasî memuru veya konsolosu tarafından tebligatın yapılıp yapılmadığı, bu merci tarafından düzenlenecek bir tutanak ile belgelendirilerek tanzim edilen evrak, doğrudan talep eden kazai mercie gönderilecektir.

(10) Yabancı devlette bulunan Türk vatandaşlarına, Türk siyasî memuru veya konsolosu aracılığıyla yapılacak tebligatlarda, tebliği istenen belgeler kazai makamlarca düzenlenecek tebliğ mazbatalı zarf içerisine konularak bir üst yazı ile Türkiye dış temsilciliğine gönderilecektir. Tebligat evrakının bir takım olarak ve Türkçe düzenlenmesi yeterli olup, ayrıca yabancı dilde tercümesine gerek bulunmamaktadır. Tebliğ mazbatalı zarfın üstüne mümkün olduğu kadar muhatabın T.C. kimlik numarası da dahil olmak üzere açık kimlik bilgileri ile açık adresi yazılmalıdır.

(11) Ancak, Türk vatandaşına tebligatın Tebligat Kanununun 25/a maddesi uyarınca yapılamaması halinde yukarıda 5,6 ve 7 numaralı paragraflarda anlatılan yabancı uyruklu şahsa tebligat usulü uygulanacaktır.

Yurt Dışında Bulunan Türk Memurlarına ve Askerî Şahıslara Tebligat 

(12) 7201 sayılı Tebligat Kanununun 27’nci maddesinin 1’inci fıkrasında, yabancı bir devlette resmî bir görevle bulunan büyükelçi, başkonsolos, konsolos, siyasî memur, idarî ve ticari ataşe gibi Türk memurlarına tebligatın, Dışişleri Bakanlığı vasıtasıyla yapılacağı; 2’nci fıkrasında da, yabancı devlette bulunan askerî ataşe, subay, astsubay veya askerî memur gibi askerî şahıslara tebligatın bağlı bulundukları Kara, Deniz, Hava Kuvvetleri veya Jandarma Genel Komutanlıkları vasıtasıyla yapılacağı belirtilmiştir.

(13) Yabancı devlette bulunan Türk memurlarına veya askerî şahıslara tebligat yapmak için; tebliği istenilen belgeler düzenlenecek tebliğ mazbatalı zarf içine konularak, bir takım halinde, ilgilisine göre Dışişleri Bakanlığına veya ilgili Kuvvet Komutanlığına gönderilir. Tebligat evrakının yabancı dile tercümesine gerek yoktur.

Türkiye’de Bulunan Yabancı Devlet Diplomatik Temsilcilerine Tebligat 

(14) Türkiye’de yabancı bir devletin temsilcisi sıfatıyla görevli bulunan büyükelçiler, elçiler, maslahatgüzarlar, yabancı elçilik müsteşar ve kâtipleri, elçilik ataşeleri ile bu görevde bulunanların eşleri, yanlarında bulunan çocukları ve diğer aile fertlerinin konsolosluk ilişkileri çerçevesinde diplomatik ayrıcalık ve bağışıklıktan yararlanmaları kabul edilmiştir. Bu kişilerle ilgili adli makamlarca çıkarılan her türlü tebligat evrakı, tebliği çıkaran adli makam tarafından diplomatik kanaldan Dışişleri Bakanlığı aracılığı ile ilgili yabancı devlet dış temsilciliğine iletilmek üzere Bakanlığımıza gönderilecektir. Bir kimsenin, diplomatik ayrıcalığı olan yabancılardan sayılıp sayılmadığı hususunda tereddüt edilmesi halinde keyfiyetin Bakanlığımızdan sorulması uygun olacaktır.

Cezai Konularda Uluslararası Tebligatta Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar

(15) 15 Kasım 1965 tarihli Hukuki ve Ticari Konularda Adli ve Gayri Adli Belgelerin Yabancı Memleketlerde Tebliğine Dair Lahey Sözleşmesi’ne göre hazırlanmış bulunan talepname örneği cezai tebligat konularında kullanılmamalıdır.

(16) Evrak ve tercümesi A4 (standart) ebatta beyaz kağıda yazılır. Belirtilen ebatta olmayan, yırtık evrakın okunaklı bir şekilde fotokopisi çekilip, usulüne uygun olarak onaylanmak suretiyle gönderilir.

(17) Evrakın muhatabı yabancı uyruklu kişi ise, kişinin isim ve adresinin yazılı olduğu kimlik ve özellikle pasaport fotokopileri mutlaka evraka eklenir. Rusya Federasyonu, Çin Halk Cumhuriyeti, İran İslâm Cumhuriyeti ve Suudi Arabistan gibi Latin alfabesi kullanmayan devletlerin uyrukları ile ilgili istemlerde bu esasa uyulmaması halinde istemin yerine getirilmesi mümkün olamamaktadır.

(18) Tebliğ edilecek evrakın her sayfası imzalanıp okunaklı şekilde resmî mühürle mühürlenir. Evrakın sureti tebliğ edilecekse aslına uygun olduğu şerh verilip onaylayanın isim, soyadı, unvanı yazılarak imzalanmak suretiyle gönderilir.

(19) Tercüme işlemleri, hukuk lisanına vâkıf ve ehil tercümanlara yaptırılır. Tercümenin aslına uygun olduğunu belirten ibare tercüman tarafından tercüme edilen dilde evraka şerh verilir ve imzalanır. Tercüme edilen evrakın ayrıca adli makamlarımızca tasdikine gerek yoktur. Tebligat evrakının tercüme edileceği dil veya diller Ek (2)’de yer almaktadır.

(20) Tercümana teslime ilişkin tutanak, sarf kararı ve tercüme için yapılan yazışmalar, ara kararlar gibi tebligat talebini yerine getirecek makamı ilgilendirmeyen evrak Bakanlığımıza gönderilmemelidir.

(21) Bakanlığımızda tercüme bürosu bulunmadığından, yabancı devletlere gönderilecek olan veya yabancı adli makamlardan alınan evrakın tercümesi için Bakanlığımıza başvurulmamalıdır.

Son Hükümler

(22) Cezai Tebligat konusunda taraf olduğumuz çok taraflı sözleşme ve bu sözleşmeye taraf devletler Ek (3)’te, taraf olduğumuz ikili anlaşmalar Ek (4)’de yer almaktadır.

(25) İş bu Genelge ile, Cezai İşlere İlişkin Uluslararası İşbirliğinde Adli Makamlarımızca Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar konulu 01/03/2008 tarihli ve 69/1 sayılı Genelge yürürlükten kaldırılmıştır.

(26) Bu Genelgenin ekleri, Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü tarafından ihtiyaç duyulduğunda güncellenerek www.uhdigm.adalet.gov.tr web adresinde yayımlanacaktır.

Bilgi edinilmesini ve cezai konularda uluslararası tebligata ilişkin işlemlerin bu Genelge esaslarına uygun olarak yürütülmesine özen gösterilmesini rica ederim. 

                                                                                                BAKAN

 

 

T.C.
ADALET BAKANLIGI
Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığı
Say’ : B.03.0.BiD.0.00.00.08-10.06/940 10/11/2011
Konu : UYAP uygulamaları
GENELGE
No : 124/1

Yargı birimlerinde, Bakanlığımız merkez ve taşra teşkilatında, bağlı ve ilgili kuruluşlarında UYAP Bilişim Sisteminin etkin ye verimli şekilde kullanılmasını sağlamak, iş süreçlerini hızlandırmak ve elektronik arşivin oluşturulmasını gerçekleştirmek üzere Bakanlığımızın 09/02/2006 tarih ye 124 sayılı Genelgesi tüm teşkilata duyurulmuştu.
Günümüzde, bilişim ve iletişim teknolojileri, hayatın birçok alanına girmiş bulunmaktadır. Öte yandan, çağdaş devletlerde katılımcı demokrasi ve yönetim, saydamlık, hesap verebilirlik, açıklık, etkinlik, basitlik, az bürokrasi, kaynakların etkin kullanımı, kamu mal ye hizmet sunumlarında hız ve verimlilik sağlanması gibi amaç ve ilkeler vazgeçilmez
esaslar olarak benimsenmiştir. Bilişim ye iletişim teknolojileri de, bu esasların hayata geçirilmesinde en etkili araç olarak görülmüştür. Bütün bunların bir sonucu olarak, Avrupa Birliği tarafından aday ülkeleri de kapsayan “e-Avrupa” projesi çalışmaları yürütülürken, Ülkemizde de, “e-Devlet” uygulamaları hayata geçirilmiş; Kalkınma planı, Ulusal Program ye Hükümet Programlarında kamu kurum ve kuruluşlarında bilgi sistemlerinin kurulmasını hedefleyen “e-Devlet” çalışmalarına özel önem atfedilmiştir. 
Bunların yanında, e-Dönüşüm Türkiye – e-Devlet kapsamımda, UYAP Bilişim Sistemi uygulamaya geçirilmiştir. 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 141 inci maddesinin son fıkrasında yer alan “Davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması, yargının görevidir.” hükmü gereğince, UYAP ile hızlı, etkin, güvenilir, verimli, şeffaf ye etik değerlere uygun bir yargılama mekanizmasının oluşturulması, kurum, avukat ve vatandaşlara Internet üzerinden yargı hizmeti sunulması hedeflenmiştir. Konuyla ilgili olarak, 5941 sayılı çek Kanununun 5 inci maddesinin sekizinci fıkrası, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 445 inci maddesi, icra ye iflas Kanunu Yönetmeliğinin 115 inci maddesi, Cumhuriyet Başsavcılıkları  ile Adli Yargı ilk Derece Ceza Mahkemeleri Kalem Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 88 inci maddesi, Hukuk ye Ticaret Mahkemelerinin Yazı işleri Yönetmeliğinin 13/a ye 18/A maddeleri, Bölge idare Mahkemeleri, idare Mahkemeleri ye Vergi Mahkemelerinin idari işleri ile Kalem Hizmetlerinin Yürütülmesi Usul ye Esaslarına ilişkin Yönetmelik’in 46/a maddesi ye Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Teftiş Kurulu Yönetmeliğinin 51 inci maddesi ile bazı maddelerinde UYAP’ın kullanımı ile ilgili çeşitli düzenlemeler yer almaktadır.

Ayrıca, UYAP’ın işletim ve idamesinden sorumlu Adalet Bakanlığı Bilgi işlem Dairesi Başkanlığının görevleri, 2992 sayılı Adalet Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek kabulü hakkında Kanunun 22/A maddesinde düzenlenmiştir. 
5070 sayılı Elektronik imza Kanununun “Güvenli elektronik imzanın hukuki sonucu ve uygulama alanı” kenar başlıklı 5 inci maddesinde de; “Güvenli elektronik imza, elle atılan
imza ile aynı hukuki sonucu doğurur. Kanunların resmi şekle veya özel bir merasime tabi tuttukları hukuki işlemler ile teminat sözleşmeleri güvenli elektronik imza ile gerçekleştirilemez.” denilmek suretiyle elektronik imza ile elle atılan imza eş değer hale getirilmiş, gerek kurum içi ve gerek kurum dışı yazışmaların e-imza ile yapılabilmesine
imkan sağlanmıştır. Söz konusu Kanunun Genel Gerekçesinde; bu Kanunun, elektronik ticaret ye kamu alanında  yürütülecek “e-Devlet” olarak adlandırılan yapının  asli unsuru olan
elektronik imzanın hukuki ve teknik yapısını, elektronik imzayla ilgili işlemler ile elektronik sertifika hizmet sağlayıcılarının faaliyetlerini düzenlemek amacıyla hazırlandığı belirtilmişti.

Bunun yanında, Resmi Yazışmalarda Uygulanacak Usul ye Esaslar Hakkında Yönetmelikte de elektronik ortamda yazışmaya ilişkin düzenlemelere yer verilmiştir. Yukarıda sayılan hususlar karşısında, Bakanlığımız tarafından çıkartılan 09/02/2006 tarihli 124 sayılı Genelgenin, günümüzün değişen koşullana uygun olarak güncellenmesine ihtiyaç duyulmuştur.
Bu itibarla;
UYAP Bilişim Sistemi kullanılarak soruşturma ye kovuşturma işlemleri ile diğer adli ye idari işlemlerin etkin, verimli, hızlı, düzenli, şeffaf ve usul ekonomisine uygun bicimde yürütülmesi amacıyla ;
1- Her türlü işlem ye faaliyetin, UYAP üzerinden gerçekleştirilmesine imkan bulunmayan istisnai haller saklı olmak koşuluyla, UYAP ortamında, zamanında, eksiksiz ve doğru bir biçimde gerçekleştirilmesi,

2- Her türlü kalem hizmetlerinin UYAP üzerinden yürütülmesi,
3- Tüm birimlerde her türlü veri girişinin eksiksiz ye doğru bicimde yapılması,
4- Her adliyede ihtiyacı karşılayacak nispette tarama biriminin oluşturulması,
5- Zorunluluk sebebiyle haricen oluşturulan belgeler ile Sistem haricinde gelen belgelerin ekleriyle birlikte taranarak UYAP ortamına  aktarılması,
6- Kamu kurum ye kuruluşlarından intikal eden bilgi ye belgelerin mümkün olduğu nispette elektronik ortamda istenilmesi,
7- UYAP üzerinden saklanan, nüfus, adres, tapu, sabıka kaydı, yurt dışı adres bilgisi gibi, bilgi ye belgelerin temini için ayrıca fiziki yazışma yapılmaması,
8- Araç şerhi, kayıp veya çalıntı telefonların kullanıma açılıp kapatılması, çek düzenleme ve çek hesabi açma yasağı gibi kanunen ilgili mercilere bildirim yapılması gereken işlemlerin aynıca fiziki yazışma yapılmaksızın UYAP üzerinden gerçekleştirilmesi,
9- UYAP kapsamındaki bilgiler ile fiziki ortamdaki bilgiler arasında çelişkiye mahal verilmemesi, bir çelişki olması halinde UYAP kayıtlarına itibar edilmesi,
10- UYAP ortamında düzenlenen her türlü belge ve kararın güvenli elektronik imza kullanılmak suretiyle imzalanması,
11- Elektronik ortamdan fiziki örnek çıkartılması gereken hallerde, belgenin çıktısı üzerine “Elektronik imzalı aslı ile aynıdır” kaşesi vurulduktan sonra ilgisine göre hakim, savcı’ veya görevlendirdiği yazı işleri müdürü tarafından imzalanarak mühürlenmesi,
12- UYAP kapsamımda güvenli elektronik imzalı belge ile aynı konuda elle atılan imzalı belge arasında çelişki olması durumunda 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 205 inci maddesi uyarınca güvenli elektronik imzalı belgeye itibar edilmesi,
13- Güvenli elektronik imza ile imzalanarak UYAP üzerinden gönderilen belgelerin ayrıca elle atılan imza ile imzalı aslının  istenmemesi,
14- Elektronik imza sertifikalarının geçerlilik süresinin takibinin yapılarak suresinde temin edilmesi için önceden gerekli başvurularda bulunulması,
15- Bilgi güvenliği, elektronik imza ve kişisel verilerin korunmasına ilişkin mevzuat hükümlerine azami dikkat gösterilmesi, özellikle elektronik imza cihazı veya erişim kodu ile
her türlü kullanıcı adı ve parolasının başkalarına verilmemesi,
16- UYAP üzerinde listelerinin kontrol edilerek teraküme sebebiyet verilmemesi, varsa biriken iplerin ivedilikle yerine getirilmesi,
17- Görevi veya görev  yeri değişen, emekli olan veya diğer sebeplerle meslekle ilişikleri kesilen kullanıcıların biriminden ayrılmadan önce iş listelerindeki işlerini bitirmeleri,
18- Yargı birimleri tarafından yapılan ilanların ayrıca UYAP sisteminde yer alan elektronik ilan sistemine aktarılması,
19- Her türlü bilirkişilik işlemlerinin, UYAP Bilirkişi Bilgi Sistemi üzerinden yapılması
20- Kurumlar ile avukat ye vatandaşların adalete erişimini kolaylaştırma çerçevesinde UYAP kapsamında hazırlamış uygulamaların ilgililere tanıtımının yapılması ve
kullanılmasının teşvik edilmesi,
21- UYAP Sisteminin etkin ye verimli bir şekilde kullanılabilmesi için tüm hakim ye Cumhuriyet savcıları ile personelin, kendi alanlarına göre atanan uzaktan eğitimlerini takip
ederek tamamlaması,
22- Yargının şeffaflığı ile vatandaşların adalete erişmesinde kolaylık ve kendileriyle ilgili yargılama faaliyetlerinden haberdar edilmesine olanak saklayan UYAP SMS sisteminin
etkin bir şekilde kullanılmasının sağlanması,
23- UYAP uygulamalarının etkin ye verimli kullanımını sağlamak, UYAP’la ilgili teknik işlemleri takip etmek ye ilgili birimlerle işbirliği ye koordinasyonu saklamak üzere o
yerin iş durumu ve yoğunluğuna göre yeteri kadar;
a) Bölge adliye mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılıkları ile Ağır ceza merkezi Cumhuriyet Başsavcılıklarında Cumhuriyet Savcısının;
b) Bölge idare mahkemesi başkanlıklarında, idari yargı hakiminin ; “UYAP Birim Sorumlusu” olarak görevlendirilmesi, sorumluların iş durumlarının buna göre düzenlenmesi, yokluğunda aksamalara meydan verilmemesi bakımından birim sorumlusu yardımcılarının da belirlenmesi,
24- UYAP’ın geliştirilmesi ve uygulama birliğinin sağlanması açasından öneri ve değişiklik taleplerinin UYAP birim sorumlusu vasıtasıyla Adalet Bakanlığı Bilgi işlem
Dairesi Başkanlığına bildirilmesi, Konularında gereken dikkat ve özenin gösterilmesini rica ederim.
                                                                                                                                                                                    BAKAN
 

 

 

T.C.
ADALET BAKANLMI
Strateji Geliştirme Başkanlığı 
Sayı : 67639064-040-E.258/2227 11/07/2016
Konu : Adli ye İdari Yargı Faaliyet Raporlan
GENELGE
No:168

Yargı hizmetlerinde hesap verilebilirliğin ye şeffaflığın geliştirilmesi için adli ve idari yargı istinaf mahkemeleri adalet komisyonları ile adli yargı ilk derece mahkemesi adalet komisyonlarI tarafından faaliyet raporları hazırlanmasına ilişkin bazı hususların belirlenmesine ihtiyaç duyulmuştur. 
Demokratik hukuk devletlerinde hesap verilebilirlik ve şeffaf, kamu hizmetlerinin vazgeçilmez birer unsuru haline gelmiş olup, devlet organlarının isleyişinin ce yürütülen kamu hizmetlerinin, kolayca anlaşılabilir ve acık bir şekilde kamuoyuna sunulması gerektirmektedir. Bu gereklilik, yargı hizmetleri için de geçerlidir. Nitekim Anayasamız yargı bağımsızlığını ve yetkisini  düzenleyen 9’uncu maddesi ile başlangıç hükümlerinde yer verilen kuvvetler ayrımımın tanımı birlikte değerlendirildiğinde, yargı erki de kamuoyu denetiminin dışında değildir.
Yargıda hesap verilebilirlik ye şeffaflığı artırmak üzere, adalet hizmetlerine özgü araçların geliştirilmesi gerekmektedir. Faaliyet raporlan kuskusuz bu amaca hizmet edecek en etkin ye önemli araçlardan biri olacaktır. Faaliyet raporları bir yandan hesap verilebilirlik ye şeffaflığın geliştirilmesine hizmet ederken diğer yandan kamuoyu tarafından adalet hizmetlerinin isleyişinin ye performansının denetlenmesini sağlamaktadır. Kamuoyuna yargısal faaliyetler ile ilgili düzenli olarak bilgi verilmesi, aynı zamanda yargıya olan güveni de artıracaktır.
Konuya ilişkin olarak;
2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 138’inci maddesinin birinci fıkrasında; hakimlerin görevlerinde bağımsız oldukları, Anayasaya, kanuna ye hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre hüküm verdikleri, 140’inci maddesinin altıncı fıkrasında; hakimler ye savcıların idari görevleri yönünden Adalet Bakanlığına bağlı oldukları, 74’iincti maddesinin üçüncü fıkrasında ; herkesin bilgi edinme hakkına sahip olduğu, $eklinde hükümler yer almaktadır. Ayrıca 5018 Sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununda faaliyet raporları, kamu yönetiminde hesap verilebilirliğin ye şeffaflığın etkin bir aracı olarak düzenlenmiş ye kamu yönetimimizin bir parçası haline gelmiştir. 
Bu itibarla;
1- Raporların adalet komisyonları tarafından mülhakat adliyelerini de kapsayacak şekilde ekte yer alan kılavuza uygun olarak hazırlanması,
2- Mahkeme ve Başsavcılıklarca rapora esas teşkil edecek bilgilerin, bir takvim yılının faaliyet sonuçlananı gösterecek şekilde, en geç raporlama yılını izleyen Şubat ayı sonuna kadar bağlı bulunan adalet komisyonuna gönderilmesi,

3- Raporların, adalet komisyonları tarafından o yılın 31 Mart günü itibariyle yayımlanarak, birer örneğinin Adalet Bakanlığı Strateji Geliştirme Başkanlığı ile Hakimler ye Savcılar Yüksek Kuruluna gönderilmesi,

4- Adalet Bakanlığı ve Hakimler ye Savcılar Yüksek Kurulu Teftiş Kurulu tarafından yapılan denetimlerde, komisyonlarca faaliyet raporlarının teftiş heyetine sunulması ve gerekli izahatın yapılması,
Konularında gereken dikkat ye özenin gösterilmesini rica ederim.

                                                                                                                                                                                                              BAKAN

 

 

 

T.C.
ADALET BAKANLI I
İdari ve Mali İşler Dairesi Başkanlığı

Say : B.03.0. M .0.00.08-010.06.02-7 06/03/2007
Konu : Arşiv Hizmetleri
GENELGE
No: 128/1

Bakanlık merkez, adlî ve idarî yargı birimleri ile taşra teşkilatındaki arşiv hizmetlerinin 3473 sayılı Muhafazasına Lüzum Kalmayan Evrak ve Malzemenin Yok Edilmesi Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanun ve Başbakanlık Devlet Arşiv Hizmetleri Hakkında Yönetmelik çerçevesinde aşağıdaki esaslara göre yürütülmesi gerekmektedir.
Bu itibarla;
1- Arşivlerin teşkili;
A. Ünite arşivleri: Bakanlık Merkez Teşkilat birimlerinde bulunan şube müdürlüklerinin, Cumhuriyet başsavcılıklarının, mahkemelerin, adlî ve idarî yargı adalet komisyonlar n n, ceza infaz kurumlar ve tutukevlerinin, denetimli serbestlik şube müdürlüklerinin, ceza infaz kurumlar personel e itim merkezlerinin, icra ve iflas müdürlüklerinin faaliyetleri sonucu oluşan ve aktif olarak işi biten dosya, evrak ve defterler ile tüm dokümanların düzenli bir şekilde yerleştirildiği evrak dolabı veya raflarla donatılmış yerlerdir.
B. Birim arşivleri: Ünite arşivlerinde bekleme süresi dolan arşivlik malzemenin belirli bir süre saklandığı yerlerdir. Bu arşivler, Bakanlık Merkez Teşkilat birimlerinde, Cumhuriyet başsavcılıklarında, bölge idare mahkemelerinde, ceza infaz kurumlar personel e itim merkezlerinde, müdürlük teşkilat olan ceza infaz kurumlar ve tutukevlerinde kurulur. 
Cumhuriyet başsavcılığı , bölge idare mahkemesi ve taşradaki birim arşivleri kurum arşivi gibi çalışır.
C. Kurum arşivi: Bakanlık merkezindeki birimlerin günlük iş akışı içerisinde kullanmadığı ve aynı zamanda Merkez birim arşivlerinde bekleme süresini dolduran malzemenin saklandığı yerdir.
2- Merkez Teşkilat ve ceza infaz kurumlar personeline eğitim merkezlerinin birim arşivlerinde şube müdürü, Cumhuriyet başsavcılıkları ile bölge idare mahkemelerinin birim arşivlerinde müdür, müdürlük teşkilat olan ceza ve tutukevleri birim arşivlerinde ise ikinci müdür birim arşiv sorumlusu olarak görevlendirilir.
3- Her yılın Ocak ayı içerisinde önceki yıla ait arşivlik malzeme, merkezde birim amirlerinin, Cumhuriyet başsavcılıkları , mahkemeler ve taşra teşkilatında ise ünite amirlerinin gözetim ve sorumluluğunda, tüm ilgili ünite personeli tarafından iş birliği içinde gözden geçirilerek işlemi tamamlananlar, işlemi devam edenler ve işlemi tamamlanmış olmasına rağmen elde bulundurulması gerekli olanlar eklinde ayırıma tabi tutulur. Ayırım sonucu, işlemi tamamlanmış ve birim arşivine devredilecek malzeme, ilgili ünite personeli ile birim arşivi sorumlusu tarafından müştereken uygunluk  kontrolünden geçirilir ve arşivlik malzeme, kayıt defterleri veya föyleri ile birim arşivine devredilir. Merkezdeki birim arşivinde saklama süresini tamamlayan arşivlik malzeme de, kayıt defterleri veya föyleri ile birlikte kurum arşivine devredilir. 
4- Arşiv ayıklama ve imha komisyonlarının oluşumu;
A. Kurum Arşivi Ayıklama ve imha Komisyonu, idarî ve Malî işler Dairesi Başkanlığı Kurum Arşivi şube Müdürünün başkanlığında, bu müdürlükte görevli iki memur ile malzemeleri ayıklanacak ve imha edilecek Merkez Teşkilat ilgili biriminin birim arşiv sorumlusu ve bu birimin bir memurundan oluşur ve işlemleri idarî ve Malî işler Dairesi Başkanlığının gözetim, denetim ve sorumluluğunda yürütülür.
B. Birim arşivi ayıklama ve imha komisyonları ,
a) Cumhuriyet başsavcılıklarının evrak ile ilgili olarak; Cumhuriyet başsavcısı veya görevlendireceği Cumhuriyet başsavcı vekilinin başkanlında, bir Cumhuriyet savcısı , Cumhuriyet başsavcılığı birim arşivi sorumlusu ile savcılık   yazı işleri müdürü ve kâtibinden,
b) Mahkemelerin evrak ile ilgili olarak; Cumhuriyet başsavcısı veya görevlendireceği Cumhuriyet başsavcı vekilinin başkanlığında, Cumhuriyet başsavcılığı birim arşivi sorumlusu, mahkeme hâkimi, heyet halinde çal an mahkemelerde ise başkan veya görevlendireceği bir üye ile mahkemenin yazı işleri müdürü ve kâtibinden,
c) Adlî yargı adalet komisyonlar n n evrak ile ilgili olarak; Cumhuriyet başsavcısı veya görevlendireceği Cumhuriyet başsavcı vekilinin başkanlığında, Cumhuriyet başsavcılığı  birim arşivi sorumlusu, komisyon başkan veya görevlendireceği komisyon üyesi hâkim ile komisyon yazı işleri müdürü ve kâtibinden,
ç) İcra ve iflas müdürlüklerinin evrak ile ilgili olarak; Cumhuriyet başsavcısı veya görevlendireceği Cumhuriyet başsavcı vekilinin başkanlığında, Cumhuriyet başsavcılığı  birim arşivi sorumlusu, icra hâkimi ile icra müdürü ve kâtibinden,
d) Denetimli serbestlik şube müdürlüklerinin evrak ile ilgili olarak; Cumhuriyet başsavcısı veya görevlendireceği Cumhuriyet başsavcı vekilinin başkanlığında, Cumhuriyet başsavcılığı birim arşivi sorumlusu, denetimli serbestlikle ilgili Cumhuriyet savcısı ile şube müdürü ve bir memurdan,
e) Müdürlük teşkilat olmayan ceza infaz kurumlar ve tutukevlerinin evrak ile ilgili olarak; Cumhuriyet başsavcısı veya görevlendireceği Cumhuriyet başsavcı vekilinin başkanlığında, Cumhuriyet başsavcılığı  birim arşivi sorumlusu, ceza ve tutukevinin yönetimiyle görevli Cumhuriyet savcısı ile varsa idare memuru ve saymandan, yoksa Cumhuriyet başsavcısının belirleyeceği iki memurdan,
f) Müdürlük teşkilat olan ceza infaz kurumlar ve tutukevlerinin evrak ile ilgili olarak; cezaevi müdürünün başkanlında, birim arşivi sorumlusu ile müdürün belirleyeceği üç memurdan,
g) idarî yargı adalet komisyonlar n n evrak ile ilgili olarak; bölge idare mahkemesi başkanının başkanlığında, bölge idare mahkemesi birim arşivi sorumlusu, başkanın görevlendireceği bir komisyon üyesi ile komisyon yazı işleri müdürü ve bir kâtibinden,
ğ) Bölge idare mahkemelerinin evrak ile ilgili olarak; bölge idare mahkemesi başkanının başkanlığında, başkanın görevlendireceği bir üye, bölge idare mahkemesi birim arşivi sorumlusu ile mahkeme yazı işleri müdürü ve bir kâtibinden, 
h) idare ve vergi mahkemelerinin evrak ile ilgili olarak; bölge idare mahkemesi başkanının başkanlığında, bölge idare mahkemesi birim arşivi sorumlusu, mahkeme başkan veya görevlendireceği bir üye ile mahkeme yazı işleri müdürü ve bir kâtibinden,
ı) Ceza infaz kurumlar personel e itim merkezlerinde; e itim merkezi müdürünün başkanlığında, müdür yardımcısı , birim arşiv sorumlusu ile müdürün görevlendireceği iki memurdan, teşekkül eder.
Yeterli personelin olmaması halinde, bu komisyon en az üç ki iden oluşturulur. Merkez Teşkilat birim arşivlerinde ayıklama ve imha işlemi yapılmaz. Ayıklama ve imha işlemi Kurum Ar ivince yapılır.
Ünite arşivlerinde ayıklama ve imha işlemi yapılmayacağından, ayıklama ve imha komisyonu kurulmaz.
5- imha listelerinin kesinleştirilmesi;
A. Bakanlık Merkez Teşkilatında Kurum Arşiv Ayıklama ve imha Komisyonlarının hazırladığı imha listeleri Devlet Arşivleri Genel Müdürlü ünün uygun görüşü alındıktan sonra Bakanlığın, 
B. Cumhuriyet başsavcılıklar , mahkemeler ceza infaz kurumlar ve tutukevleri ile ceza infaz kurumlar personel eğitim merkezleri birim arşiv ayıklama ve imha komisyonlarının hazırladığı imha listeleri;
a) Cumhuriyet başsavcılıklar , denetimli serbestlik şube müdürlükleri, müdürlükte teşkilat olmayan ceza infaz kurumlar ile tutukevlerinde; Cumhuriyet başsavcısının,
b) Mahkemelerde; hâkim veya başkanın,
c) Adlî ya da idarî yargı adalet komisyonlarında; komisyon başkanının,
ç) icra ve iflas müdürlüklerinde; icra hâkiminin,
d) Müdürlük teşkilat olan ceza infaz kurumlar ile tutukevlerinde; kurum müdürünün,
e) Ceza infaz kurumlar personel eğitim merkezlerinde; eğitim merkezi müdürünün onay alındıktan sonra kesinle ir.
6- imhalık evrak, Başbakanlık Ergazi Kâğıt Paralama, Parçalama ve Balyalama Tesisine teslim edilerek kıydırılabileceği gibi, kendi imkanlarıyla okunamayacak şekilde kıyılmak şartıyla ihale yoluyla satılarak geliri hazineye irat kaydedilebilir.
7- Devlet Ar iv Hizmetleri Hakkında Yönetme in 42. maddesi gere ince imha listeleri kesinle me tarihinden itibaren ünite, birim ve kurum arşivlerinde on yıl süre ile muhafaza edilir.
8- Devlet Arşivleri Genel Müdürlü ü ile koordineli şekilde yeniden düzenlenen Adalet Bakanlığı Merkez Teşkilat , Cumhuriyet başsavcılıklar , mahkemeler ve taşra teşkilatında bulunan arşivlik malzeme ile bunlar n ünite, birim ve kurum arşivlerinde saklama sürelerini gösterir Tespit ve Değerlendirme Formu ekte gösterilmiştir. 
Arşivlerdeki saklama müddeti, evrakın işlemi tamamlanıp, kesin sonucu alındıktan sonra başlayan sürelerdir.
9- 13/02/2006 tarihli ve 128 numaralı Ar iv hizmetleri genelgesi yürürlükten kaldırılmıtır.
Bilgi edinilmesini ve ar iv hizmetlerinin yürütülmesi ile ilgili olarak yukarıda belirtilen hususlarda, Gereken dikkat ve özenin gösterilmesini rica ederim.

                                                                                                                                                                                                                                   BAKAN

 

Not: Ekler ilanda dahil edilmediği için bu yazıda da ekler konulmamıştır.

Konu testine BURAYI tıklayarak ulaşabilirsiniz.

Diğer tüm konu ve test yönlendirmeleri için BURAYI tıklayabilirsiniz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir